İlk kez anne baba olmak çiftin hayatında muhteşem ama bir o kadar da zorlayıcı bir dönüm noktasıdır. İlk doğan bebek bir yandan çiftin anne baba olmayı öğrenmelerini ve bu yeni rollerini benimsemelerini sağlarken öte yandan eşlerin birbirlerine karşı üstlendikleri
sorumlulukları da değiştirir. Bebek, istenen bir bebek olsa da çiftin hayatında mutlaka değişimlere yol açar. Çiftin karı koca ilişkisi içerisindeki özgürlükleri, bebeğin getirdiği yeni hayatla edinecekleri sorumluluktan etkilenir. Çiftin birbirleriyle, arkadaşlarıyla ve aileleriyle olan ilişkileri, günlük rutinleri, sorumlulukları, alışkanlıkları, bu küçücük yeni konukla birlikte yeniden yapılanır, değişir. Bu yeni deneyim hem bireysel olarak hem de evli bir çift olarak karı kocanın kimlik ve kişiliklerini değiştirebilir, geliştirebilir veya bazı zorluklar yaşamalarına sebep olabilir. Evliliklerde çocuk, çiftin arasındaki ilişkiyi geliştirip destekleyen, birbirlerine yakınlaşmalarını sağlayan bir unsur olabileceği gibi çatışmaları başlatan ve kışkırtan bir faktör de olabilmektedir. Üstelik her bir bebeğin doğuşu, çiftin her seferinde yeniden uyum sağlamasını zorunlu kılan bir süreci başlatır. Eşlerin bir yetişkin sorumluluğunu almaya hazır bulunma düzeyleri ideal bir ebeveyn olup olamayacaklarını da belirler. Bu sebeple eşlerin ne zaman çocuk sahibi olacaklarına veya çocuk sahibi olmaya hazır olup olmadıklarına karar vermeleri gerekir.
Çocuk Doğurmak Evliliği Kurtarır mı?
Sağlıklı çocuklar sağlıklı ailelerde yetişir. Eşlerin aralarında ciddi problemler varsa bunlar halledilmeden çocuk kararı verilmemelidir. Sırf evliliği kurtarması için çocuk sahibi olmaya çalışmak, evliliğe yeni sorunlar katmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Sağlıklı
ebeveynlik eşlerin bir takım olarak davranabilmesini gerektiren bir süreçtir. Anne baba olmanın getireceği sorumlulukları almadan önce eşlerin kendilerine olduğu kadar birbirlerine de güvenmeleri gerekir.
Sürpriz Misafir
Bazı gebelikler anne babanın planı doğrultusunda gelişen bir süreç iken bir kısmı da kaza olarak tabir edilen sürpriz gebeliklerden oluşur. Eğer çiftin planları arasında hamilelik yoksa birden bire karşılarına çıkan bu büyük sürprizin heyecan ve gerginlik yaratması doğaldır. Yeni doğacak bebeğin getireceği yaşam değişikliği, sürpriz hamileliğin sıkıntılı bir süreç olarak algılanmasına yol açabilir. Ancak anne adayının, babanın desteği ile bu süreci çabuk atlatması ve bebeği kabullenme konusunda gayret göstermesi, bebeğin sağlığı açısından önemlidir. Annenin gerginliğinin, ruhsal ve fiziksel olarak yaşayacağı her türlü sıkıntının bebeğe yansıyacağı ve sorunlara yol açabileceği unutulmamalıdır.
Sürpriz Bebeğin Annesine Tavsiyeler
• Öncelikle bu hamileliğe karşı olumlu veya olumsuz tüm duygularınızı keşfetmeye çalışın. Ne hissediyorsunuz ve neden böyle hissediyorsunuz? Bu soruların cevaplarını arayın.
• Duygularınızı bir kâğıda yazın veya sesinizi bir teybe kaydedin. Duygularınızla sesli veya yazılı olarak karşılaşmak, kendinize dışardan bir gözle bakmanızı ve yaşadıklarınızı anlamlandırmanızı kolaylaştıracaktır.
• Eğer istemediğiniz bu hamilelikten dolayı eşinize karşı olumsuz bir duygu taşıyorsanız öncelikle konuyu yakın bir arkadaşınıza veya bir uzmana açın. Eşinize karşı olumsuz duygularınızı onunla konuşmadan önce boşaltmayı deneyin. Böylece eşinizle durumu konuşurken onun duygularını incitme riskini azaltabilirsiniz.
• İçinizden gelen tepkileri (ağlamak, bağırmak gibi) sergilemek konusunda kendinizi engellemeyin. Onların bir an önce boşalıp tükenmelerine izin verin. Kendinizi öfkeli, şaşkın, gergin, sabırsız ya da heyecanlı hissetmenizin normal olduğunu anlamaya çalışın.
• Olumsuz duygularınızı boşalttıktan sonra karnınızdaki bebekle iletişim kurmayı deneyebilirsiniz. Karnınıza dokunarak onu hissetmeye çalışın. Ona “Hoş geldin.” demeyi ve varlığını kutlamayı deneyin. Kendinizi daha iyi hissettiğinizi göreceksiniz.
Eşim Hamile
Hamilelik sadece anne adayını ilgilendiren bir süreç değildir. Bir baba adayı olarak hamileliği boyunca eşine destek olmak, öncelikle hamileliğin anne adayında ne gibi değişimlere yol açtığını anlamayı gerektirir. Hamilelikle birlikte kadınların vücutlarında birtakım hormonal değişimler meydana gelir. Bu değişim, anne adayının her zamankinden farklı tepkiler sergilemesine sebep olabilir. Ayrıca bu süreç içerisinde anne adayı özgürlüğünü yitirme duygusu, bebeğin sağlığına dair endişeler, anne olmanın getireceği sorumlulukların kaygısı ve bir yandan da değişmekte olan vücuduna alışmaya çalışmak gibi problemlerle karşı karşıya kalır. Bütün bunlardan dolayı bu dönemde anne adaylarının kendilerini kırılgan, alıngan, hassas hissetmeleri; biraz sinirli ve heyecanlı olmaları son derece doğaldır. Bunların geçici ve hemen her anne adayının yaşadığı sıkıntılar olduğunu unutmamak gerekir. Hamilelik boyunca kadınlar, eşlerinden her zamankinden daha fazla ilgi, sevgi ve şefkat göstermesini beklerler. Hamile eşe verilebilecek en güzel destek, ona olan sevginin
gösterilmesidir.
Depresyondayım!
Hamilelik esnasında veya lohusalık döneminde depresyon hissetmek normaldir. Ancak aradan geçen aylara rağmen;
• depresyonunuz azalmıyor ve hatta artıyorsa,
• kendinizi sürekli mutsuz ve üzgün hissediyorsanız,
• sürekli uyuma veya uyku bozukluğu yaşıyorsanız,
• kendinize bakmak içinizden gelmiyorsa,
• geleceğe dair karamsarlıklarınız varsa
en kısa sürede bir uzmana başvurmalısınız.
Hoş Geldin Bebek!
Bir bebeğin doğumu bir evlilik için yeni ve heyecan verici bir deneyimdir. Bebek evliliği değiştirir. Ailenin neşesidir ve pek çok çift için evliliklerinin esas amacıdır. Ancak çift için yeni sorumluluklar, yeni alışkanlıklar, yeni roller anlamına da gelir. Özellikle eşlerin ikisinin de çalıştığı ailelerde eşlerden birisinin işinden ayrılmasını veya işine ara vermesini zorunlu kılar. Eşler bebek sahibi olma konusunda ne kadar istekli ve planlı olsalar da çocukların doğumu ve bakımlarını üstlenmek stres ve hatta bazen depresyonu da beraberinde getirir. Bu durumda eşlerin arasında gerginlik yaratan ve stresi arttıran bazı hususlara dikkat etmek gerekir. Tartışmaları alevlendirmemek için şu tavırlardan uzak durulmalıdır:
• Kimin daha çok yorulduğu konusunda çekişme ve tartışma yaratmak
• Kendini sadece bir şeye adamak (sadece bebeğe, sadece işe, sadece hobilerine vb.)
Hamilelikte aşırı stres bebeğin anne karnındaki gelişimini etkilemekte, erken doğum, gelişme geriliği gibi sorunlara yol açabilmektedir.
• Tüm işlerin sadece bir kişi etrafında yoğunlaşmasına izin vermek
• Bebeği veya yorgunluğu bahane ederek eşine yeterince zaman ayırmamak
Bebeğimiz Evliliğimizi Nasıl Etkiler?
Bebek evin neşesidir. Çifte yeni bir uğraşı ve eşi bulunmaz bir deneyim sunar. Ancak, genelde çiftler, bebekleri doğduktan sonra evlilik ilişkilerinde daha fazla sorun yaşamaya başlarlar. Genellikle bebek doğduktan sonra çiftlerin evlilik doyumlarında azalma görülür. Çiftler karı kocalık rolünden anne babalık rolüne geçmeye çalışırken birbirlerine olan ilgileri biraz azalabilir. Yeni bebeğin getirdiği sorumluluklar da buna eklenince çift zaman zaman kendisini yorgun hatta tükenmiş olarak hissedebilir. Böyle bir sorunla karşılaşan çiftler, bunun yeni bebeği olan her çiftin yaşadığı normal bir süreç olduğunu unutmamalıdırlar. Evlilik bir takım oyunudur ve eşlerin kendilerini bir takım olarak hissedebilecekleri en iyi zaman, bebeğin aileye katıldığı zamandır. Yapılması gereken, karşılıklı anlayışlı olmak, birbirine destek olmak, ilişkiyi canlı tutacak etkinliklere yer vermek ve birbirine zaman ayırmaktır.
Bir Artı Bir Eşittir Üç
Bebek doğduktan sonra eşler artık evliliklerinde yalnız değildir. Aileye yeni bir üye katılmıştır. Bebeğin aileye katıldığı ilk günlerde, eşler bebekle bir arada vakit geçirmeli ve bu büyülü anların keyfini çıkarmalıdırlar. Bu vakitler, uyuyan bebeği seyretmek, birlikte müzik dinlemek, bebek bakımında yardımlaşmak gibi etkinliklerle değerlendirilmelidir. Bebek, anne ve babanın paylaşacağı bu özel anlar, lohusalık aşamasındaki annenin ruh sağlığını da destekleyecektir. Bebeğin doğumuyla birlikte evlilik doyumunda meydana gelen azalmanın bir sebebi de artan iş yükünün eşlerden birinin görevi olarak algılanması veya eşin bu konuda eşitsizlik hissetmesidir.
Çocuk Büyütmek Kendini UnutmakDemek Değildir!
Uçaklarda acil durumlarda kişinin önce kendi gaz maskesini, sonra çocuğununkini takması istenir. Çünkü kişinin çocuğuna yardım edebilmesi için kendisinin hayatta kalması gerekir. Tıpkı bu örnekte olduğu gibi günlük hayatta da çocuklarına en fazla yararı sağlamanın yolu, öncelikle kişinin kendi ruh ve beden sağlığını dengede tutmasından geçer. Bazı anne babaların kendilerini tamamen çocuklarına adadıklarını, dünyalarının merkezine çocuklarını oturttuklarını ve kendilerine hiç zaman ayırmadıklarını görürüz.
Çocuk büyütmek zor ve meşakkatli bir iştir. Eğer anne baba zaman zaman kendilerine kaçamaklar, baş başa dinlenme ve eğlenme fırsatları oluşturmazlar, beslenmelerine ve sağlıklarına dikkat etmezlerse kendilerini yorgun ve hatta tükenmiş hissetmeye başlarlar. Buna bağlı olarak da çocuklarına karşı daha çabuk sinirlenen, tahammül gücü düşük ebeveynlere dönüşürler.
Çocuktan Sonra Evliliğimiz
Çocuk yetiştirme konusunda yaşanan çatışmalar, eşler arasında en fazla stres oluşturan çatışma konularından birisidir. Çocuk sahibi olmanın evlilik ilişkisi üzerinde sorunlara yol açabilen bazı etkileri şunlardır:
• Eşlerden birinin veya her ikisinin de çocuk sahibi olmaya hazır olmaması
• Çiftin kaç çocukları olacağı konusunda anlaşamaması
• Çocuk yetiştirme konusunda eşlerin eşit sorumluluğa sahip olmaması
• Çocuklara nasıl bir disiplin yaklaşımı uygulanacağı ve nasıl bir terbiye verileceği konusunda eşlerin birbirleriyle anlaşamaması
• Ebeveynin çocuklarına yönelik olarak farklı beklentiler içinde olmaları.
• Çocukların davranış problemlerinin çiftin arasında gerginliğe sebep olması
• Eşlerden birisinin çocuklarla yeterince ilgilenmemesi ve yeterli zaman geçirmemesi
• Eşlerden birisinin tüm ilgi ve dikkatinin çocuklar üzerinde olması ve diğer eşin kendisini ihmal edilmiş hissetmesi
• Çocukların doğumuyla birlikte ortaya çıkan maddi sorunlar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder