Erinlik ve Ergenlik
Erinlik, cinsiyet yeteneklerinin kazanıldığı dönemdir. Kızlarda ortalama 12–13, erkeklerde ise 13–14 yaşlarında ortaya çıkar, 2–4 yıl sürer. Erinlik dönemi kızlarda âdet kanamaları ve idrarda östrojen hormonunun görülmesiyle, erkeklerde ise gece boşalmalarının
başlaması ve idrarda androjen hormonlarının görülmesiyle başlar. 12–14 yaşlarında erkek çocuklar hâlâ ergenlik öncesi dönemi yaşarken kızlar daha olgun bir görünüm sergilerler. Cinsel olgunlaşma ile ilgili ilk belirtilerin görünmesiyle birlikte her iki cins de
kısa süreliğine içe döner. Kısa süren içe dönme sürecini bireyin karşı cins beğenisine önem verdiği aşama izler. Erinlikteki fiziksel değişim, genellikle ergenliğin başlangıç noktası olarak kabul edilir. Ancak ergenliğin bitiş noktası bu kadar net değildir. Ergenlik döneminde kişinin içinde bulunduğu toplum onu artık bir çocuk gibi görmeyi bırakır, ancak ona henüz yetişkin statüsünü, rolünü ve işlevini de tam olarak vermez.
Ergenlikte Üç Temel Değişim
1. Erinliğin başlaması (biyolojik geçişler): Ergenlikte biyolojik değişimlerinin temel unsurları genç insanın fiziksel görünüşünde (kızlarda meme gelişimi, erkeklerde yüzdeki kılların gelişimi, her iki cinsiyette boydaki önemli artış vb.) ve üreme yeteneğinin
kazanılmasındaki değişikliklerdir. Bu dönemde beden ve yüzde değişimler olur. Bunun ardından ergenin kendisi hakkındaki duyguları değişir.
2. Daha ileri düşünme yeteneklerinin ortaya çıkışı (bilişsel geçişler): Düşünme yeteneğindeki gelişme ergenlikte görülen en çarpıcı değişimlerden biridir. Çocuklarla karşılaştırıldığında ergenler varsayımsal durumlar ve arkadaşlık, demokrasi ya da ahlak gibi soyut kavramlar hakkında daha iyi düşünmektedirler. Varsayımsal ve soyut kavramlarda daha iyi düşünme yeteneği, ergenlerin kendileriyle, ilişkide bulundukları kişilerle ve etraflarındaki dünyayla ilgili düşüncelerini etkiler. Bireyler bu dönemde ilk kez gelecek yaşamlarının nasıl olacağı, arkadaşlarıyla ve aileleriyle ilişkileri; siyaset, din ve felsefe hakkında mantıklı biçimde düşünebilir hâle gelirler.
3. Toplumda yeni rollere geçişler: Tüm toplumlarda çocuklar ve yetişkin olmaya hazır görülen bireyler arasında ayrım yapılır. Örneğin toplumumuzda ergenliğe kadar bireylerin araç sürmesine, evlenmesine, oy kullanmasına izin verilmezken ergenliğin ileri dönemi
olarak kabul edilen 18 yaşında bireyler bu hakları elde ederler. Haklardaki ayrıcalıklar toplumsal değişimler olarak adlandırılır. Toplumsal değişimler kültürler arasında farklılıklar gösterse de toplumsal statüdeki değişim ergenliğin evrensel bir özelliğidir. Toplumsal statüdeki değişimler benlik kavramı ve başkalarıyla ilişkileri büyük ölçüde değiştirerek genç insanların yeni rollere girmelerine, yeni uğraşlarla meşgul olmalarına izin verir. Yetişkin olmanın eşiğindeki ergenin artık kendisi için dikkate alacağı ve daha önce olmayan seçenekleri vardır.
Anne Baba Ne Yapabilir?
• Ergen bazen değişen vücudundan utanabilir. Arkadaşlarından farklı olduğunu düşünebilir. Bu durumda ona her insanın kendi hızında büyüyüp geliştiği açıklanmalıdır. Yaşadığı değişimler hafife alınmamalı, alay konusu edilmemelidir.
• Bedeninde oluşan değişikliklere daha kolay uyum sağlaması için destek olunmalıdır (sivilcelerle baş etme yolları, bilinçli egzersiz, âdet dönemi ile ilgili rehberlik vb.).
• Kişisel temizliğin (düzenli diş fırçalama, banyo yapma, deodorant kullanma vb.) hem kendisi hem de çevresi için önemli olduğu anlatılmalıdır. Kişisel temizlik için neyin nasıl yapılması gerektiği (tıraş olmak, ağda yapmak vb.) konusunda ona bilgi verilmelidir.
• Süslenmek ya da kişisel bakım için harcanan uzun saatlere karşı sabırlı olunmalıdır.
• Uykusunu yeterince almasına izin verilmelidir. Çünkü ergenlerin daha fazla uykuya ihtiyaçları vardır.
• Sağlıklı yeme alışkanlığı desteklenmeli ve ona bu konuda model olunmalıdır.
• Fiziksel egzersiz yapması için teşvik edilmelidir. Ergen, grup ya da bireysel spor çalışmalarına yönlendirilebilir. Ayrıca evde tamirat işleri, araba yıkama gibi hareket gerektiren ve sorumluluk duygusu geliştirecek işler verilebilir. Bu konuda anne babanın model olması da önemlidir.
• Ergenin değişip büyümekte olduğu ve kendine eskisinden farklı şekilde davranılmasını beklediği unutulmamalıdır.
• Çocuk yetiştirirken kullanılan yöntemler bir ömür boyu işlerliğini sürdürmez. Değişen
koşullara, ergenin kişilik özelliklerine, ortamın gerekliliklerine, problemin türüne göre farklı yaklaşımlar denenmelidir.
• Ergenin birçok rolü denediği ve kendisi ile aile ortamına en uygun olanları bir araya getirmeye çalıştığı unutulmamalıdır. Yeni şeyler
denemesine ve yeni tecrübeler edinmesine fırsat verilmelidir.
• Görüşleri ve duyguları dikkate alınmalıdır. Anne babasının kendisini dinlediğini bilmek ergen için son derece önemlidir.
Ergenliğe Özgü Bazı Özellikler
Ben-merkezci düşünme (benlik bilinci): Ergen sürekli olarak çevresindeki kişiler tarafından izlendiği düşüncesindedir.
Örneğin otobüste kalemliğini yere düşürse herkesin ona baktığını düşünür. Ergen kendisini çevrenin merkezinde görür, her şeye hakkı olduğunu düşünür, herkesten üstün olduğuna inanır. Buna bağlı olarak başkalarını değersiz görmesi de çok kolaydır. En çok değersizleştirilen ve dolayısıyla en çok eleştirilenler ise anne baba, öğretmenler ve toplumdur. Örneğin bir ergenin şöyle bir konuşmasına rastlamak çok doğaldır: “Hayatı annemden daha cesur bir şekilde karşılıyorum. Adaletle ilgili duygularım onunkinden daha güçlü ve gerçekçi. Onun gibi zavallı biri olmayacağım. Dünya için, insanlık için bir şeyler yapmaya çalışacağım.”
Kişisel efsane (gerçekçi olmayan iyimserlik): Ergenler kendilerini özel bireyler olarak görürler. Benzersiz deneyimlere sahip olduklarına ve tüm dünyayı yöneten kuralların kendileri için geçerli olmadığına inanırlar. Kazalar, hastalıklar gibi olumsuz yaşantıların kendilerine hiç ulaşmayacağını düşünürler. Örneğin ergenlerin “Ben uyuşturucu kullansam da asla başkaları gibi bağımlı olmam.” ya da “Kimse benim kadar âşık olmamıştır.” gibi cümleler kurmaları çok rastlanan bir durumdur. Ergenler ayrıca kendilerini kimsenin
anlamayacağına dair bir inanç taşırlar. Gence verilecek bakım çocuğa verilecek bakımdan çok daha dolaylıdır. Anne baba çocuğun ihtiyaçlarını doğrudan karşılarken gence bu ihtiyaçları kendi kendine karşılaması için rehberlik etmelidirler.
Tartışmacılık: Ergenler yeni keşfettikleri muhakeme etme yeteneklerini kullanma ve başkalarına gösterme fırsatı ararlar. Bu yüzden günlük olayları ele alırken bile tartışmacı bir üslup sergileyebilirler.
Kararsızlık: Artık yaşamın kendilerine sunduğu seçeneklerin daha fazla farkında olan ergenler, neyi yapmak istedikleri konusunda kararsızlık sergileyebilirler.
Görünen iki yüzlülük: Ergenler, genellikle ideallerini ifade etmek ile bu idealleri gerçekleştirmek için gerekli fedakârlıklarda bulunmak arasındaki farkın bilincine varamazlar. Örneğin hayvan haklarını savunan bir grup genç, kürk satan bir mağaza önünde protesto gösterisi yapmayı planladıkları hâlde ince kumaş giysilerle soğukta üşümemek için sıcak bir bahar gününü bekleyebilirler.
Devamlı aynaya bakma: Ergenlikle birlikte insan bedeninde önemli değişiklikler olur. Söz konusu olan yalnızca boy ve ağırlık artışı değildir. Aynı zamanda bir dönüşüm ve başkalaşım da yaşanmaktadır. Ergen, bedeninde meydana gelen bu hızlı değişimi aynı hızla kabullenemez. Ayna karşındaki ergen bu dönüşümü yakalamaya, aynada gördüğünü “kendisi” olarak kabullenmeye çalışmaktadır. Saatlerce ayna karşısında olmak bu yüzden ergenliğin temel belirtilerindendir.
Anne Baba Ne Yapabilir?
• Ergenin yanlış karar vermesinin önüne geçmeye ya da onun adına karar vermeye değil, onun sağlıklı karar verebilen bir birey olarak yetişebilmesi için gerekli koşulları hazırlamaya çalışılmalıdır.
• Görüş ayrılığı yaşanmaya başlandığında ergen dinlenmeli ve bakış açısı anlaşılmaya çalışmalıdır.
• Ses tonuna dikkat edilmelidir. Emir cümleleri, yüksek ve gergin ses tonu genellikle beklenenin yapılmasını sağlamaz.
• Ayna karşısında geçirdiği zaman konusunda sabırlı olunmalıdır.
Bir Ergen…
• Ailesinden bağımsızlaşmak istese de, ailesini eleştirse de aslında onların onay ve desteğine ihtiyaç duyar. Onun için “güven” çok önemlidir.
• Mahrem alanlarına ve özel zamanlarına saygı duyulmasını bekler.
• Bedeniyle, nasıl göründüğüyle çok fazla ilgilenir. Bu, artık onun için hayati bir konu olmuştur.
• Hızla ve oransız büyüdüğü için beceriksiz ve sakar olabilir.
• Hormonal değişimler yaşadığı için duygu durumunda sık ve ani değişiklikler görülebilir.
• Neden sonuç ilişkilerini daha soyut olarak düşünebilir.
• Yapacağı eylemlerin uygunluğunu değerlendirmek için düşünme süreçlerini kullanabilir.
• Katı bir “yanlış-doğru” kavramına sahiptir.
• Sık sık kendisini üzgün ve depresif hissedebilir. Depresyon okul başarısının düşmesine neden olabilir, alkol ve madde kullanımı gibi alışkanlıkların gelişimini kolaylaştırabilir.
• Yüksek beklentilerle güvensizlik arasında gelgitler yaşar.
• Yeme bozuklukları göstermeye başlayabilir.
• Takım oyunlarına ilgi duyar.
• Kimlik arayışı içerisindedir. Birçok rolü denemeye çalışır.
• Akran grubundan onay görme ihtiyacı içindedir.
• Karşı cinsle arkadaşlık kurma konusuna ilgi duymaya başlar.
• Yakın ve güvenebileceği arkadaşlıklar kurmak ister.
Ergenlikte Ayrışma ve Bireyselleşme
Ergenler “Ben kimim?” sorusunun yanıtını ararlar. Buradaki temel konu, tutarlı bir benlik gelişiminin anlatımı olan bireyselleşme olgusudur. Bu dönemi başarılı bir biçimde tamamlamış olan gençten, kendisine özgü olumlu bir kimlik duygusu geliştirebilmesi beklenir. Başarılı bir kimlik duygusunun gelişebilmesi, aileden sağlıklı bir şekilde ayrışma ve bireyselleşmeyle yakından ilgilidir. Ergenlik döneminde ayrışma ve bireyselleşmenin dört boyutu vardır:
• Fonksiyonel bağımsızlık: Gündelik ve kişisel olayları ebeveynin yardımı olmaksızın idare edebilmek.
• Duygusal bağımsızlık: Ebeveynden aşırı yakınlık ve yoğun duygusal destek beklememek.
• Çatışmasal bağımsızlık: Ergenin bağımsızlaşma girişimlerinin ya da bağımsız duruşunun, anne babasıyla ilişkisinde öfke, gücenme ya da endişe gibi olumsuz duygulara yol açmaması. (Bir başka ifade ile kapıyı vurup evden ayrılan ve anne babasından bahsederken sürekli öfke yaşayan birinin, ebeveyninden bağımsızlaştığını söylemek imkânsızdır.)
• Tutumsal bağımsızlık: Ergenin kendine ait tutum, değer ve inançlarının olması.
Anne Baba Ne Yapabilir?
Birçok ebeveyn, bu büyüme ve olgunlaşma sürecinde ergenin rehberliğe, kurallara ve desteğe ihtiyaç duyduğunu bilir. Ancak buradaki en zor husus uygun davranışları oluşturmak ya da zenginleştirmek için koyulan sınırlarla, ergenin bireyselleşme çabasına gösterilen destekleyici yaklaşımlar arasındaki ince çizgidir. Artık çocuk-yetişkin ilişkisinden, yavaş yavaş yetişkin-yetişkin ilişkisine geçmeye hazırlanma vaktidir.
• Her insan birbirinden farklı olduğu gibi ergenlerin de birbirlerinden farklı ihtiyaçları olabilir. Bu nedenle ergenin ihtiyaçlarının ne olduğu iyi belirlenmeli ve bu ihtiyaçlara uyum sağlanmalıdır.
• Ergenin giderek bağımsızlaşmasıyla birlikte aile içi kural ve sınırların yavaş yavaş gözden geçirilmesi ve esnetilmesi gerekir (eve geliş saati, telefon kullanımı vb.). Esnek sınırlar ergene hareket etme ve gerektiğinde yardım isteme imkânı verir.
• Bir ailedeki herkesin aynı şekilde düşünmesi, aynı değerlere sahip olması ve aynı şekilde davranması beklenemez. Bununla birlikte her ailenin kendine özgü kuralları, sınırları, değerleri vardır. Anne baba ve ergen bunları göz ardı etmeden ve karşılıklı konuşup anlaşarak herkesin razı olacağı ortak temel konuları belirlemelidir.
• Ebeveyn ve ergen arasında iletişim kurmak sabırlı olmayı gerekli kılar. Ergenin yaptıklarının sorumluluğunu yüklenebilmesi, ayaklarının üzerinde durması ve bağımsız kararlar alabilmesi, onun üzerinde kurulan baskıyla değil, düzenli olarak verilen ve başa çıktığında ödüllendirilen kişisel sorumluluklarla sağlanabilir. Ergene sorumluluk vermek için uygun fırsatlar oluşturulmalıdır.
• Ergenlerin benlik saygıları, aile ilişkileriyle yakından ilişkilidir. Ebeveynin genci desteklemesi, özerklik kazanmasını sağlaması, gencin karar verme özgürlüğüne sahip oluşu, benlik saygısının artmasını kolaylaştırır. Ergen hem yeteneği hem de çabası için ödüllendirilmelidir. Bu tür anne baba yaklaşımları, aile içindeki iletişim ortamının artmasına ve gerginliğin azalmasına olanak sağlar. Eğer anne baba, çocuğun değerlerini anlamaya çalıştığını ve birçoğunu kabul ettiğini hissettirirse söyledikleri ergen tarafından anlaşılabilir ve ergenin ebeveynin rehberliğini kabul etmesi kolaylaşır.
• Ergen bir problem yaşadığında anne baba ile paylaşıyorsa öncelikle olayı anlatmasına izin verilmelidir. Mümkün olduğunca sessiz kalınmalı, olay tüm yönleriyle anlaşılmaya çalışılmalıdır. Ancak ondan sonra ergeni sorumluluk almaya yönlendirecek çözümler üzerinde konuşmaya başlanmalıdır. Kişisel görüşler ve yargılayıcı tutumlardan mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Bu tür yaklaşımlar, karşılıklı konuşmayı daha başlangıç safhasında keser.
• Ergen yeni imtiyazlar için (akşam eve geç gelmek, daha fazla harçlık vb.) var olan sorumluluklarını ne kadar yerine getirdiğini, daha önce elde ettiği ayrıcalıklar konusundaki tutumunu gözden geçirmesi, yeni koşullar için ne kadar güven ortamı oluşturduğuna bakması gerektiğini bilmelidir.
• Anlaşılır ve açık sınırlar koyulmalıdır. Ergen kendisine rehberlik yapılmasını bekler. Ancak ergene doğru kararlar vermesi için rehberlik etmenin yanı sıra kendi kararlarını verebileceği fırsatlar da oluşturulmalıdır.
Ergenlikte Kimlik Gelişimi
Kimlik, özerklik, yakınlık, cinsellik ve başarı, bebeklikten ileri yetişkinliğe kadar hayat boyu karşılaşılan gelişimsel konulardır. Bütün insanlar büyüdükçe ve değiştikçe, zaman zaman bu temel alanlarda birtakım sorunlarla karşılaşırlar. Bu alanların her birindeki gelişim
ergenlik yıllarındaki özel dönemeçlerdir.
• Kimlik (birey olarak kim olduğunu keşfetmek ve anlamak): Ergenin kimlik arayışı, yalnızca kişisel benlik duygusunun arayışı değil, aynı zamanda başkaları ve toplum tarafından özel ve biricik bir birey olarak tanınmanın da araştırılmasıdır.
• Özerklik (sağlıklı bir bağımsızlık duygusu oluşturmak): Ergenlerin bağımsız, kendi kendini yöneten bireyler olma mücadeleleri, uzun ve yalnızca kendileri için değil, çevrelerindekiler için de güç bir süreçtir. Ergenler bu dönemde anne babalarına duygusal olarak daha az dayanmaya, bağımsız kararlar alabilecek duruma gelmeye, değerler ve ahlak konusunda kişisel bir sistem oluşturmaya çalışırlar.
• Yakınlık (başka insanlarla yakın ve özen gösteren ilişkiler oluşturmak): Ergenlikte bireyin başkalarıyla, özellikle akranları ile yakın olma kapasitesinde önemli değişiklikler görülür. İlk kez ergenlikte açıklık, dürüstlük, sadakat ve karşılıklı güvene dayalı
arkadaşlıklar ortaya çıkar.
• Cinsellik (cinsel duyguları ifade etmek): Cinsel etkinlik, genel olarak ilk defa ergenlik yıllarında başlar.
• Başarı (toplumun başarılı ve yetkin bir üyesi olmak): Okul ve kariyer konularında uzun dönemli sonuçları olan çoğu önemli karar, ergenlik yıllarında alınır. Bu kararların pek çoğu ergenlerin okul başarılarına, kendi yetkinlik ve kapasitelerine ilişkin değerlendirmelerine, gelecek için beklentilerine, anne babaları ile öğretmen ve arkadaşlarından aldıkları yönlendirme
ve önerilere dayanır.
Ergenlik ve Kariyer Planları
Meslek seçim süreci sonunda gencin bir meslekte karar kılması, onun yaşamının dönüm noktalarından biridir. Bireyin mesleği onun yaşam biçimini, değerlerini, toplumsal konumunu belirlemede önemli rol oynar. Meslek yalnızca bireyin yaşamını
kazanması için bir araç olmayıp aynı zamanda toplumsal bir rol edinme yoludur. Seçtiği meslek ve yürüttüğü etkinliklerle birey, psikolojik gereksinimlerini karşılayabilme ve sahip olduğu kapasiteyi verimli şekilde kullanabilme imkânı bulabilir. Bireyin bunu yapabilmesi ise seçtiği mesleğin gerektirdiği niteliklerle kendi sahip olduğu nitelikler arasındaki uyuma bağlıdır.
İnsanlar birbirlerinden farklı özelliklere sahiptir. Meslekler de çeşitli niteliklere sahip olmayı gerektirir. O hâlde birey kendi özelliklerine uygun olan mesleği seçerse başarılı, verimli ve mutlu olur, psikolojik yönden doyum sağlar. Ancak bu durum her zaman kolay olmamaktadır. “Seçkin meslek” bireyin kişisel özelliklerine, yaşam amaçlarına, yaşamda edinmek istediği rollere en iyi uyan meslektir. Meslek seçerken verilen karar kişinin işinde başarılı olup olamayacağını, ileride iş bulup bulamayacağını, nerede oturup kiminle evleneceğini ve kimlerle etkileşimde bulunacağını büyük oranda belirler. Ayrıca meslek, kişinin değer yargılarını, dünya görüşünü, günlük yaşam tarzını ve alışkanlıklarını etkileyen başlıca faktörlerden biridir. Bu önemli süreçte ailelerin en çok yaptığı hatalar ise şunlardır:
• Gence baba mesleğini sürdürmesi için baskı yapılması
• Anne babanın kendi gençliklerinde yapamadıklarını çocuklarının yaşamında gerçekleştirmeye çalışmaları
• Meslek seçiminde gencin tamamen yardımsız, desteksiz, başıboş bırakılması (Çocuklarına meslek seçimi konusunda rehberlik edemeyen aileler onların meslek seçim tercihine ilgisiz kalmakta, böylece demokratik ve hoşgörülü davrandıklarını zannetmektedirler.)
Anne Baba Ne Yapabilir?
• Çocuğun okul yaşamına ilgi gösterilmeli ancak bu konu anne baba ile ergen arasında güç mücadelesine dönüştürülmemelidir.
• Çeşitli fırsatlar oluşturarak ergenin karar verme yaşantısı içine girmesine, bu konuda beceri kazanmasına yardımcı olunmalıdır.
• Ergenin neyi daha kolay öğrendiği, neyi öğrenmekten daha çok zevk aldığı gibi konular üzerinden konuşularak ona rehberlik yapılmalıdır.
• Ergenin kendisine bir hedef belirlemesine ve o hedefe ulaşmak için plan yapmasına yardımcı olunmalıdır.
• Oluşturduğu planın ne kadarını uyguladığı, neleri neden yerine getiremediği gözden geçirilip onunla konu hakkında tartışılmalıdır.
• Ergene, kişisel özelliklerine, yaşam amaçlarına, yaşamda edinmek istediği rollere en iyi uyum sağlayan bir alanı seçtiğinde mutlu ve başarılı olacağı anlatılmalıdır.
• Okuldaki öğretmenlerden ve okul psikolojik danışmanından da yardım alınmalıdır.
• Ergenin kariyer kararlarında sorumluluk alması, kendisi için bazı araştırmalar yapması (örneğin lise sonrası eğitim ve iş olanaklarını araştırması, girmeyi düşündüğü meslekte çalışan kişilerle görüşmesi, o mesleğin icra edildiği mekânlarda gözlemde bulunması vb.) sağlanmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder