ÖZGÜR
TÖNBÜL, PSİKOLOJİK DANIŞMAN, facebook.com/aile.ve.evlilik.terapisi
SOMA’lı
maden emekçilerine…
RUHSAL TRAVMA: İKİNCİL YARALANMALAR VE
SOSYAL DESTEK
GİRİŞ
Türkiye travmatik olayların çok
sayıda yaşandığı (depremlerin, sellerin, savaşların, çatışmaların, şiddet
olayları) ve bunların her an başımıza gelebileceği bir ülkedir.
Ruhsal
travma, insanoğlunun travmatik olaylarla karşılaştığı zaman bilinçdışında
bastırmaya çalıştığı olaylardır. İnsanoğlu bu olaylardan ne kadar örselenerek
çıkarsa ruhsal travmaya maruz kalma olasılığı da o kadar artar.
Ruhsal travmalar 2 sebeple oluşur:
1.
Doğal Afetler: Depremler, seller, heyelanlar,
yangınlar vb.
2.
İnsan Kaynaklı: Savaşlar, işkenceler,
katliamlar, tecavüz vb.
Ruhsal
travmalar ne kadar doğal afetlerle de oluşsa bunlarda mutlaka insan kaynaklı
eksiklikler söz konusudur. Örneğin bir müteahhitin yapmış olduğu inşaattaki
eksiklikler nedeniyle o evde yaşayanların deprem sonucunda ölmeleri, dere
yataklarına yapılan evlerde yaşayanların oluşan bir sel sonucu evlerini
kaybetmeleri ya da buna tanık olmalarından dolayı ruhsal travma yaşamaları
doğal kaynaklı travmalarda bile insan kaynaklı etkilerin bulunduğunun, iki
kavramın birbiriyle iç içe olduğunun göstergesidir.
Travmanın
birincil etkilerinden daha çok ikincil yaralanmaları ve sosyal desteğin yeterli
olmaması da travmanın şiddetini arttırmaktadır. Bu açıdan bakıldığında sadece
travmatik olayın kendisi ruhsal travmaya neden olmamakta, ayrıca insanların
kullandığı dil, toplumun bakış açısı, ailenin sosyal desteği, devletin yardım
eli gibi sosyal olaylar da ikincil yaralanma olarak travmaya etki etmektedir.
RUHSAL TRAVMA
Travma
tıp dilinde yaralanma demektir. Psikolojide kullanılan anlamı ise ruhun
yaralanması, örselenmesidir. Travma kişinin ruhsal ve bedensel varlığını
değişik biçimlerde sarsan ve inciten her türlü olaylar bütünüdür.(Damka;2009)
Travmatik yaşantı kişinin psikolojik
iyilik halini, sosyal güvenliğini tehdit ederek kişinin kendini engellenmiş
hissetmesine, yetersizlik ve çaresizlik duyguları yaşamasına sebep
olur.(Damka;2009)
Travmatik olaylar aynı zamanda
kişilerin önceki şemalarının ve dünyanın güvenilir bir yer olduğuna ilişkin
temel varsayımlarının yıkılmasına neden olabilir. Travmatik olaylarla birlikte
insanda stres hormonu aşırı şekilde
çalışmaya başlar. Stres kaynağı ortadan kalktıktan sonra bile bedende kalarak
en küçük uyarana karşı bedenin tekrar stres tepkisi üretmesine neden
olur.(Yılmaz;2006)
Travmanın neden olduğu fizyolojik
değişmeler; genel olarak aşırı uyarılmışlık, olaya ilişkin rahatsız edici
düşünceler ve kaçınma başlıkları altında toplanabilmektedir. Travmatik
yaşantılar sonucu ortaya çıkabilecek tepkileri de şu başlıklar altında
toplayabiliriz:
Fiziksel
Tepkiler: Mide
rahatsızlıkları, yorgunluk, titreme, baş dönmesi, baş ağrıları, göğüs ağrısı,
kalp çarpıntısı.
Duygusal
Tepkiler: Kaygılı olma, korku, kızgınlık, suçluluk, panik
hali, inkar, depresif duygu durum, öfke, huzursuzluk.
Davranışsal
Tepkiler: Ani davranışlar, yeme sorunları, irkilme,
korkma, kendini geri çekme.
Sosyal
Tepkiler: Sosyal
ilişkilerde sorunlar, yargılama, suçlama, sosyal hayattan uzaklaşma ve her şeyi
kontrol altında tutma isteği.(Damka;2009)
Ruhsal travmada stresörün etki
şiddetini arttıran etkenler şöyledir:
-
Birey için öznel anlamı olması
-
Karşı karşıya kalma süresinin uzaması
-
Karşılaşmanın ani olması
-
İnsan tarafından oluşturulması
-
Ölüm tehdidi içermesi
-
Fiziksel yaralanma ile birlikte olması
-
Gaddarlık ve insanlık dışı olay içermesi
-
Kişide suçluluk duygusu uyandırması
-
Kişinin köşeye sıkışmışlığı hissetmesi (Özgen ve
Aydın;1999)
İKİNCİL YARALANMALAR VE SOSYAL DESTEK
Travmatik yaşantılara maruz kalan
kişilerde bu belirtilerin daha çok yaşanmasına neden olabilecek diğer bir durum
ise ikincil yaralanmalardır. İkincil
yaralanmalar, kişinin çevresindeki kişiler tarafından travma ile ilgili olarak
eleştirilmesi, bu konuda kişiye inanılmaması, onunla dalga geçilmesi, ailenin
desteği ve güvenini geri çekmesi vb. ile oluşur. İkincil yaralanmalar
çoğunlukla yaşamlarında hiç travma yaşamamış insanların travmaya maruz kalmış
kişilere sabır ve anlayış göstermesini bilmemelerinden kaynaklanır. İkincil
yaralanmalar herhangi bir travmayı izleyerek insanların kendi başlarına
gelenlerden kendilerini sorumlu tutmaları ya da başkaları tarafından sorumlu
tutulmalarıdır. İkincil yaralanmalar kişinin kendisini çevresinden daha çok
geriye çekmesine, iletişimi kesmesine sebep olabilir. İkincil yaralanmalar
kişinin iş ve toplumsal yaşamını engelleyebilir. Örneğin; kişi kendisini iş
yerinde güvende hissedemeyebilir, travmatik olaylar düşüncelerinde canlanabilir
ve iş arkadaşlarının olumsuz tutumlarından dolayı işini bırakmak zorunda
kalabilir.(Akcanbaş,2009; Sungur,1999)
İkincil yaralanmalara yol açan
davranış tarzları şu şekilde oluşmaktadır
1.
Travmatik yaşantıya maruz kalan kişiye inanmamak
veya onu yalanlamak
2.
Travmatik yaşantıya maruz kalan kişinin
yaşadıklarını önemsizleştirme
3.
Travmatik yaşantıya maruz kalan kişiyi suçlama
4.
Travmatik yaşantıya maruz kalan kişiye nasıl
davranacağını bilmeme, cehalet
5.
Travmatik yaşantıya maruz kalan kişiye gaddarca
ve acımasızca yaklaşmak
6.
Travmatik yaşantıya maruz kalan kişiye uygunsuz
sorular sormak
7.
Travmatik yaşantıya maruz kalan kişiye sağlanan
yardımın gecikmesi veya yardıma zor ulaşılması
Ruhsal travmanın kendisi kadar önemli olan travmanın
kişi tarafından nasıl algılandığıdır. Bu nedenle travmanın uzun dönem etkilerini
önlemek için yapılacak girişimlerden biri travmanın hemen sonrasında kişinin
başına gelenleri birileriyle paylaşmasını sağlamaktır. Travmaya uğrayan bireyin
daha önceki deneyimleri, travma öncesi kişiliği, ailesel bir sorunun olup
olmadığı ve travmayla başa çıkma becerisi gibi özellikler travmanın algılanış
ve travmayla ilgili bilginin işleniş biçimini etkiler. Travma sonrasında
yaşanan ortamın destekleyici olup olmaması, bireyin yardım ağı ve destek
kaynakları ve bireyin bu destek kaynaklarından yararlanabilmesinin kolaylığı
veya zorluğu, travmanın etkilerinin çabuk atlatılıp atlatılmamasını belirleyen
önemli etkenlerdir. (Sungur,1999)
Sosyal destek akut TSSB’nin kronikleşip
kronikleşmemesini belirleyen önemli bir
etkendir. Çünkü sosyal destek;
-
Kişiye sevildiğini göstermenin, sevgi ve
empatinin önemli bir ifadesidir
-
Kontrol kaybının yol açtığı çaresizlik ve
yetersizlik duygularını ortadan kaldıran veya nötralize eden önemli bir
etkendir
-
Kurbanın travmatik yaşantıyla ilgili olarak
kendini ifade edebilmesini, en azından travmatik yaşantıyı paylaşmasını sağlar.
-
Bireyin travma sonrasında yetersiz veya uygunsuz
tepki verdiği konusundaki düşüncelerini değiştirmesini sağlar
-
Sosyal destek ve paylaşma, bireyin dış dünyanın
tehlikelerle dolu olduğu biçiminde gelişebilecek yeni şemalarının
esnekleşmesini sağlar
-
Kişiyi beklenmedik ikincil yaralanmalardan korur
(Sungur,1999)
SONUÇ
Özellikle toplumsal travmalarda
ikincil yaralanmalar çok fazla yaşanabilmektedir. Travmaya maruz kalmış
kişilerin duyarlılıkları düşünülmeden yapılan yorumlar, kullanılan cümleler
travmanın şiddetini arttırabilmektedir.
Toplumsal
travmalarda devlet yetkililerinin kullandığı söylemler, kelimeler özenle
seçilmelidir. Travmanın etkisini hafifletici yöntemleri kullanmalıdırlar. Aksi
taktirde toplumsal travma toplumsal hezeyanlara dönüşme tehlikesine girebilir.
Son
zamanlarda toplumsal travmalarda ikincil yaralanmalara neden olan olaylardan
birisi de sosyal medyada kullanılan ifadelerdir. Travmatik bir yaşantı ile
mücadele etmeye çalışan insanların yaşamlarının kullanılması, istismar edilmesi
travma mağdurlarının ruhsal süreçlerini de etkilemektedir.
Yaşanan
toplumsal travmalarda devletin sosyal desteğinin bir an önce ve yeterli ölçüde
topluma ulaşması yaşanan ruhsal travmanın şiddetini azaltmaktadır. Yardım
çadırlarının kurulması, sıcak yemeklerin verilmesi, gerekli bilgilerin
açıklanması, yönlendirmelerin doğru yapılması, gerekli psikolojik destek ve
sağlık ekiplerinin hazır bulunması sosyal desteğe örnek olarak verilebilir.
Toplumsal
travmalara açık bir ülke olduğumuz için ruh sağlığı alanında çalışan
psikiyatrist, psikolog, psikolojik danışman ve sosyal hizmet uzmanlarının
travma ve krize müdahale konularında daha çok eğitim almaları da gerekmektedir.
KAYNAKÇA
1.
Sungur, M Z. İkincil Travma ve Sosyal Destek, Klinik Psikiyatri, 1999; 2:
105-108
2.
Damka , Z. Sığınma
Evinde Kalan Şiddet Mağduru Kadınlar: Ankisyete Duyarlılığı, Travmaya Bağlı
Suçluluk, Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve Psikolojik Belirtiler, Yüksek
Lisans Tezi, 2009
3.
Akcanbaş, M. Afet ve Kurban Psikolojisi: Travma Sonrası Stres Bozuklukları El
Kitabı, AKUT Yayınları, 2009
4.
Aydın H, Özgen F. Travma Sonrası Stres Bozukluğu, Klinik Psikiyatri, 1999; 1: 34-41
5.
Yılmaz, B. Arama
Kurtarma Çalışanlarında Travma Sonrası Stres Belirtileri ve Travma Sonrası
Büyüme ile İlişkili Değişkenler, Doktora Tezi, 2006
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder