Özgür
TÖNBÜL, Psikolojik Danışman & Aile Danışmanı,facebook.com/aile.ve.evlilik.terapisi
ÇOCUKLARDA RUHSAL TRAVMA
Travma
tıp dilinde yaralanma demektir. Psikolojide kullanılan anlamı ise ruhun
yaralanması, örselenmesidir. Travma kişinin ruhsal ve bedensel varlığını
değişik biçimlerde sarsan ve inciten her türlü olaylar bütünüdür.
Travmatik yaşantıların sarsıcı ve
incitici olmasından dolayı erken yaşlarda yaşanan travmalar, çocukların
hayatını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Çocukluk çağında travmatik etkiye
sahip olabilecek en önemli etkenler; cinsel istismar, ihmal, ciddi kronik bir
hastalığa sahip olma, anne-baba kayıpları, ölüme tanık olma sayılabilir.
Çocukların da yetişkinler gibi travmatik yaşantı sonrası tepkiler geliştirme
olasılığı vardır. Travma sonrası tepkiler her ne kadar yetişkinlerle benzer
özellikler gösterse de çocuklar bu tepkileri oyunlarında, rüyalarında ve
korkularında daha farklı biçimlerle yaşamaktadır. Çocuklarda ruhsal travma
konusunda tanı koyduracak net bir karar olmasa da çocuklar için yetişkinlerde
kullanılan DSM-IV-TR’ in TSSB kategorisi kullanılmaktadır.
DSM-IV’ te TSSB tanısı koymada kullanılan
kriterlere ek olarak çocuklarda travma şu şekillerde kendini gösterebilir;
1.
“Aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete düşme”
belirtilerinin eş değeri olarak “dezorganize davranışlar ya da ajite
davranışlar” gösterilebilir
2.
Çocuklarda “travmanın sürekli olarak yeniden
yaşanması” travmayı konu alan oyunların tekrar tekrar oynanması biçiminde
gerçekleşebilir
3.
Travmatik olayın “sık sık, sıkıntı veren biçimde
rüyada görülmesi” çocuklarda içeriği tam anlaşılamayan korkunç rüyalar şeklinde
kendini gösterebilir (Demir,2008)
Çocukların
yaşı, gelişimsel özellikleri, sosyal çevrelerinin travmaya tepkisi, travmayı
algılayış biçimlerindeki kültürel farklılıklar, travmayı anlayabilmesi ve
anlamlandırabilmesi, duygularını ifade edebilme becerisi çocuklarda travma sonrası
dönemin gidişini önemli ölçüde belirler. Bu dönemde özellikle sosyal çevrenin
travmatik yaşantılar sonucu oluşan duyguların yaşanmasını çok abartılı ya da
çok yüzeysel şekilde gerçekleştirmesi çocukların da duygularını yaşama
biçimleri açısından belirleyici olmaktadır.(Alıcı,2010)
Çocuklar
travmatik olaya maruz kaldıklarında gelişimsel süreçleri zarar görür ve sonraki
gelişim görevlerinde sorunlar ortaya çıkabilir. Olay öncesinde ve sırasında
yaşanan stres ve gerilim çocuğun başa çıkma stratejilerini ve direncini tehdit
eder. Ruhsal travmalar çocukluk çağında oluştuğunda ve doğru bir biçimde ele
alınmadığında etkisi daha kalıcı ve uzun süreli olabilmektedir. (Alıcı, 2010)
Motavallı
(1997) makalesinde Brett’in DSM-III’ e göre TSSB tanı kategorisini çocuklar
için uyarlamasını yayınlamıştır. Buna göre çocukluk çağı travmaları içine
gerekli ölçütler şöyledir:
A. Olağan Dışı Bir Travmaya Maruz Kalma:
Çocukluk çağında ruhsal travma yaratabilecek faktörler şöyledir:
-
Kaçırılma, rehin alınma
-
Cinayete, terörizme maruz kalma
-
İntihara şahit olma
-
Cinsel ve fiziksel istismar
-
Ciddi kazalar sonucu yaralanmalar
-
Yaşamı ciddi biçimde tehdit eden fiziksel
hastalık
-
Büyük felaketler
B. Yeniden Yaşama Fenomeni: Bu
fenomen çocuğun ruhsal yaşantısındaki travma izlerini yansıtmaktadır.
Tekrarlayıcı ses, görüntü ve düşünceler çocuğun dünyasına hakim olmaktadır.
Küçük yaş çocuklarda travmaya ait ayrıntılar geri plandadır, yaş ilerledikçe
ayrıntılar artmaktadır. Canlı anılar sıklıkla oyun ve resimlerle dile
gelebilir. Çocuklarda savunma mekanizmaları yetersiz kaldığında ise travmatik
rüyalar ortaya çıkabilir.
C. Psikolojik Uyuşukluk ve Kaçınma Davranışı: Çocuklarda egonun tam gelişmemesi travmatik
yaşantıları daha zor tolere etmelerine yol açmaktadır. Travmatik yaşantıdan
sonra çocukların duygularını ifade etmelerinde kısıtlılık görülebilir.
Hatırlatıcılardan kaçmak istediklerinden travmanın gerçekleştiği mekandan
geçmek istemezler. Travma sonrası günlük işlevlerinde kısıtlama ve azalma
görülür, bu sadece depresif duygu durumun sonucu değildir, bir daha travmaya
maruz kalmamak için genel bir inhibisyondur. Travmaya maruz kalmış çocuklarda
daha fazla ebeveynlerine yapışma ve tutunma davranışı gözlemlenir.
D. Uyanıklıkta Artma: Genel
felaketlerden sonra çocuklarda uyku bozuklukları görülebilmektedir. Ancak
TSSB’de görülen uyku bozuklukları haftalar, aylar hatta yıllarca
sürebilmektedir. Uyku bozukluklarına bağlı olarak çabuk öfkelenme, dikkatte
sorunlar görülebilir. Travmaya maruz kalmış çocuklar adeta kendilerini savunmak
için her zaman aşırı uyanık ve kaygılı görünürler. (Motavallı,1997)
Çocukluk
çağında özellikle cinsel istismara maruz kalmak, çocukların gelişim düzeylerini
olumsuz yönde etkileyebilmekte ve çocukların ileriki yaşlarda travmatik
etkileri sürdürmelerinin temelini oluşturmaktadır. Çocuk yaşadığı olayı
anlamlandıramamasının yanında korku duymakta, tedirgin olmaktadır. Yaşanan bu
travma sürekli hale geldiğinde çocuk dissosiyasyon savunma mekanizmalarını sık
kullanmaya başlayabilir. Dissosiyatif bozukluklara baktığımızda çocukluk çağı
ruhsal travmalarının etkilerini görmek mümkündür.
Dünya
Sağlık Örgütü 1999 yılında çocuk istismarı veya çocuğa karşı kötü muameleyi;
“sorumluluk, güven ve yetenek ile ilgili genel durumunda çocuğun sağlığına,
yaşamına, gelişimine ve değerine zarar verebilen, fiziksel ve/veya emosyonel
kötü davranışı, ihmali, her türlü ticari çıkar için çocuğun kullanılmasını
içeren davranışlar” olarak tanımlamıştır. (Ovayolu ve ark. , 2007)
Çocukluk
çağı ruhsal travmaları içinde çocuk istismarı yinelenebilirliği, çocuğa
genellikle en yakını tarafından yapılıyor olması, bu nedenle de tanımlanması ve
tedavi edilmesi en zor olan travma şeklidir. Cinsel istismar çocuğun bir
yetişkin tarafından; cinsel uyarı ve doyum için kullanılması, fuhuşa
zorlanması, pornografi gibi suçlarda cinsel obje olarak kullanılmasıdır.
Genital bölgeye dokunma, teşhircilik, pornografi, ırza geçmeye kadar çok geniş
yelpazedeki davranışları kapsamaktadır. Cinsel istismarın mutlaka şiddet
içermesi gerekmez, çocuğun rızası olup olmadığına bakılmaz. (Ovayolu ve ark. ,
2007)
Çocukluk
çağı cinsel istismarı genellikle tesadüfen fark edilir. Bazen fizik muayene ile
fark edilebileceği gibi fark edilmeye de bilir. Çocuk cinsel istismar sırasında
şiddet görmüşse ortaya çıkabilir. Ancak genellikle çocukluk çağı cinsel
istismarı kimseye söylenememektedir. İstismardan bahsederken kendinde değilmiş
bir arkadaşındaymış gibi olaydan bahseder.
0-3 yaş arasında yeme ve uyku bozuklukları, davranış değişiklikleri,
yabancılardan korkma ve yaşına uygun olmayan cinsel oyunlarda bulunma
görülebilir. 3-6 yaş arası çocuklarda bebek gibi konuşma, içe çekilme, birine
yapışma, enürezis, enkoprezis, yeme ve uyku bozuklukları, agresyon, boyun eğme
davranışı, sık ve devamlı cinsel oyun, mastürbasyon gözlenebilir. (Ovayolu ve
ark. , 2007)
Cinsel
istismara uğramış çocuklarda yüksek oranda depresyon gözlenmekte ve kurbanın
benlik saygısı ciddi hasara uğramaktadır. Bu çocuklarda intihar düşünceleri ve
girişimleri sık görülmektedir. Kişilerarası ilişki kurma ve sürdürme cinsel
istismardan olumsuz olarak etkilenmektedir.(Taner ve Göker, 2004)
Çocuklarda
ruhsal travmalara yol açan bir diğer istismar türü de fiziksel istismardır.
Fiziksel istismar çocuğun kaza dışı nedenlerle yaralanması veya ailesi
tarafından yeterince gözetilmemesine bağlı gelişen kazaları kapsar. Kaza dışı
travmalar genellikle çocuk, anne babası tarafından cezalandırılmak istendiğinde
veya anne baba kontrolünü kaybettiğinde ortaya çıkar. (Kara ve ark. , 2004)
Fiziksel
istismar genellikle en yaygın rastlanan ve belirlenmesi en kolay istismar
türüdür. Ülkemizde kültürel özellikler ve gelenekler, çocuğu dövme gibi
istismar olarak kabul edilen davranışların toplum tarafından kabul edildiğini
göstermektedir. Fiziksel istismara
uğramış çocuklar sosyal işlevsellik alanında yetersizlik ve yakın ilişki kurma
güçlüğü yaşamaktadır. Fiziksel istismar ve ihmale uğramış çocuklarda bilişsel
yetilerde bozukluk ve akademik başarısızlığı sık rastlanılmaktadır. Madde
kötüye kullanımı, kişilik bozuklukları, tehlikeli cinsel deneyimler gibi
sorunların yanı sıra kaygı bozuklukları, dikkat eksikliği ve hiperaktivite
bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu gibi psikiyatrik bozukluklarda
görülebilmektedir. (Bahar ve ark. , 2009)
Çocuklarda
görülen bir diğer istismar türü de duygusal istismardır. Duygusal istismar ve
ihmal oldukça sık olmakla birlikte, fark edilmesinde, tanımlanmasında,
anlaşılmasında ve yasal olarak kanıtlanmasında güçlük yaşanmaktadır. Duygusal
istismar ve ihmal, çevredeki yetişkinler tarafından gerçekleştirilen, çocuğun
kişiliğini zedeleyici, duygusal gelişimini engelleyici eylemler ya da
eylemsizlikler olarak tanımlanır. Fiziksel ve cinsel istismar türlerinin
çoğunda duygusal istismar ve ihmal de yer almaktadır. Duygusal istismar ve
ihmale maruz kalmış çocuklarda birçok duygusal, davranışsal, gelişimsel ve
sosyal bozukluklar ortaya çıkabilmektedir. Dışavurum ve içe atım sorunları,
sosyal ilişkilerde bozukluk, kendine güvende azalma, intihar davranışı,
çocukluk çağı mastürbasyonu ve başka birçok psikiyatrik bozukluk
görülebilmektedir.(Taner ve Gökler, 2004)
UNICEF
duygusal istismar ve ihmali çocuğun nitelik, kapasite ve arzularının sürekli
kötülenmesi, sosyal ilişki ve kaynaklarla ilişkisinden sürekli yoksun bırakılması,
çocuğun sürekli insan üstü güçlerle, sosyal açıdan ağır zararlar verme ya da
terk etme ile tehdit edilmesi, çocuktan yaşına ve gücüne uygun olmayan
taleplerde bulunulması ve çocuğun topluma aykırı düşen çocuk bakım yöntemleri
ile yetiştirilmesi olarak tanımlanmıştır. Çocuğa bağırma, reddetme, aşağılama,
küfretme, yalnız bırakma, korkutma, yıldırma, tehdit etme, duygusal
ihtiyaçlarını karşılamama, yaşının üzerinde sorumluluklar bekleme, kardeş
ayrımı yapma, değer vermeme, önemsememe, küçük düşürme, alaylı konuşma, aşırı
baskı ve otorite kurma, lakap takma, bağımlı kılma ve aşırı koruma görülen
duygusal istismar türleridir. (Bahar ve ark. , 2009)
ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN RUHSAL TRAVMA BELİRTİLERİ
Belirti Türü
|
0–2 Yaş
|
3–6 Yaş
|
Bilişsel
|
|
|
Zayıf sözel ifade
yeteneği
|
√
|
|
Hafıza problemleri
|
√
|
|
Okulda
konsantrasyon bozuklukları ve dikkat problemleri
|
|
√
|
Öğrenme
problemleri
|
|
√
|
Düşük yetenek
gelişimi
|
|
√
|
Davranışsal
|
|
|
Asabiyet
|
√
|
√
|
Olumlu veya
olumsuz davranışlarla ilgi çekme
|
√
|
√
|
İçe kapanma
|
√
|
√
|
Saldırganlık
|
√
|
√
|
Sosyal ortamlarda
rahatsız edici davranışlar
|
|
√
|
İstismar veya
travmayı taklit etme
|
|
√
|
Küfür etme
|
|
√
|
Aşırı ağlama veya
çığlık atma
|
√
|
|
Çabuk irkilme
|
√
|
√
|
Arkadaş edinme
veya insanlara karşı güven problemleri
|
|
√
|
Travmadan kendini
suçlama
|
|
√
|
Travmayı
hatırlatan yetişkinlerden korku
|
√
|
√
|
Anne / babadan
ayrılma korkusu
|
√
|
√
|
Sinirli, korkak
veya vurdumduymaz tavırlar
|
|
√
|
Heyecan, üzüntü ve
sinirlilik belirtileri
|
√
|
√
|
Aşırı
suskunluk
|
√
|
√
|
Özgüven kaybı
|
|
√
|
Fizyolojik
|
|
|
İştahsızlık ve
sindirim sistemi problemleri
|
√
|
|
KAYNAKLAR
1.
Demir M, Çocuk
ve Ergenlerin Cinsel İstismarı Sonrasında Akut Stres Bozukluğu ve Travma
Sonrası Stres Bozukluğu Özelliklerinin İncelenmesi, Uzmanlık Tezi, Bursa,
2008
2.
Alıcı E, Dışavurumcu
Etkinliklere Dayalı Grupla Psikolojik Danışma Programının Ebeveyn Kaybı Yaşayan
9-11 Yaş Çocukların Travma Sonrası Stres Düzeyine Etkisi, Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul, 2010
3.
Motavallı N, Çocukluk Çağında Görülen Travma Sonrası Stres Bozukluğunun Klinik
Özellikleri ve Seyri, Yeni Symposium Dergisi, 35(2-3) 92-95, 1995
4.
Ovayolu N, Uçan Ö, Serindağ S, Çocuklarda Cinsel İstismar ve Etkileri,
Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:2, Sayı:4, 2007
5.
Taner Y, Gökler B, Çocuk İstismarı ve İhmali: Psikiyatrik Yönleri, Hacettepe Tıp
Dergisi, 35:82-86, 2004
6.
Kara B, Biçer Ü, Gökalp A S, Çocuk İstismarı, Çocuk ve Hastalıkları
Dergisi, 47:140-151, 2004
7.
Bahar G, Savaş H, Bahar A, Çocuk İstismarı ve İhmali: Bir Gözden Geçirme, Fırat Sağlık
Hizmetleri Dergisi, Cilt:4, Sayı:12, 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder