İzleyiciler

24 Şubat 2015 Salı

Erkeklerde Cinsel Problemler

Erkeklerdeki cinsel işlev bozukluklarının büyük çoğunluğunda sebepler üç grup altında toplanabilir: psikolojik kaynaklı, ilişki
kaynaklı ve ortam kaynaklı. Tedavilerinde önce psikolojik nedenler dışındaki sorun kaynakları giderilir. Ardından bireysel veya eşli psikoterapi uygulanır. Erkeklerde sıklıkla karşılaşılan cinsel işlev bozuklukları şunlardır:
• Cinsel arzuyla ilgili bozukluklar
• Orgazm bozukluğu
• İktidarsızlık
• Erken boşalma

Erkekte Cinsel Arzuyla İlgili Bozukluklar
Erkeklerde cinsel arzuyla ilgili bozukluklar daha nadir görülür. Fakat ortaya çıkınca hem kadını hem de erkeği etkileyen önemli sorunlara neden olur. Kadın, eşi tarafından sevilmediğini, istenmediğini veya eşinin hayatında başka bir kadın olduğunu düşünebilir. Erkek ise genellikle erkekliği ile ilgili ciddi bir sorun olduğu hissine kapılır. Çünkü isteksizlik oluştuğunda diğer cinsel işlev bozuklukları da peşi sıra gelir. Bu yüzden cinsel arzu bozukluklarının nedenleri araştırılmalı ve çözüm için önce eşle iyi bir iletişim kurulmalı, daha sonra gerekirse uzman yardımı alınmalıdır. Erkekte cinsel arzu bozuklukları kadınlardaki gibi iki şekilde ortaya çıkar: cinsel ilişkiden tiksinti duyma ve cinsel arzunun azalması veya kaybolması. Her iki rahatsızlığın nedenleri de kadınlardaki cinsel arzu bozukluklarıyla benzerlik gösterir.


Erkeklerde Orgazmla İlgili Bozukluklar
Erkekte orgazm ve boşalma hemen hemen eş zamanlıdır. Orgazm olamama kadınlara kıyasla erkeklerde daha nadir görülür. Erkeklerde orgazmla ilgili sorunlar genellikle dört şekilde ortaya çıkar: Orgazm olmadan boşalma: Bazı erkeklerde boşalma sırasında orgazmın hazzı ve sonundaki rahatlama hissedilemez. Bu durumda genelde meni fışkırır tarzda değil de akıntı tarzında gelir. Bu durum genellikle sertleşmenin gerçekleşemediği ve cinsel hazzın algılanamadığı erkeklerde görülür. Fiziki hastalıklardan daha çok ruhsal kaynaklı sorunlardan kaynaklanır.

Boşalamama: Orgazm olamama çoğunlukla boşalamama ile birlikte görülür. Genel olarak ruhsal nedenlerden kaynaklanır. Ruhsal kaynaklı orgazm olamama durumunda en önemli etken erkeğin ilişkide boşalma ve orgazma odaklanması, bunun için kaygılanmasıdır.
Meninin birikmesi ve fışkırması sinir sisteminin kontrolü altındadır. Bu sinirlerin zedelenmesine yol açan hastalıklar, kazalar ve ameliyatlar da boşalamama sorununa neden olabilir.

Meni gelmeden boşalma: Boşalma sırasında meninin idrar torbasına kaçmasıdır. Orgazm hissi ve zevki ile rahatlama yaşanır fakat meni gelmez. İlişkide bir soruna neden olmaz ancak gebeliğin oluşmamasına yol açar. Kuru boşalma da denen bu tip boşalmaya bölgenin sinir sistemini etkileyen şeker hastalığı gibi hastalıklar, alkolizm, bazı prostat ve idrar torbası ameliyatları yol açabilmektedir.

Ağrılı boşalma: Prostat ve sperm kanallarındaki iltihaplanmalardan kaynaklanır. Aşırı bir ağrı olmamakla beraber huzursuzluk vericidir. İltihaplanmanın tedavisi ile ağrı ortadan kalkar.

Orgazmla İlgili Bozuklukların Tedavisi
Cinsel ilişki, bedensel ve ruhsal haz yaşanmasını, cinsel paylaşım ve tatmini sağlıyor ve sonunda da cinsel gerilimde bir rahatlama oluyorsa bu rahatlamanın sonunda illa da orgazmı beklemek gerekmez. Cinsel ilişki orgazmla sonuçlanmadığında cinsel gerilim artıyor ve rahatlama sağlanamıyor, bunun sonucunda da günlük hayatta huzursuzluk, baş ağrısı, gerginlik, eşler arasında sürtüşme oluşuyor ise bu durum bir rahatsızlık kabul edilmeli ve tedaviye başlanmalıdır.

İktidarsızlık
İktidarsızlık, peniste cinsel ilişkiyi sağlayacak nitelikte yeterli sertleşme olmaması ya da sertleşmenin yeterli süre devam etmemesidir.
İktidarsızlık gelişiminde başlıca risk etkenleri şunlardır: yüksek tansiyon, yüksek tansiyon ilaçları, şeker hastalığı, damar sertleşmesi, aşırı alkol tüketimi, sigara, sakinleştirici gibi bazı ilaçlar, hormon bozuklukları, testosteron hormonu yetmezliği, sinir sisteminde
bozukluk, omurilik yaralanmaları, prostat ameliyatları, aşırı şişmanlık, penis ameliyatları, ışın tedavisi, kronik böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği, siroz, tiroit hastalıkları, beyin ve omurilik ameliyatları, kalın bağırsak son kısmının ameliyatları, büyük damar ameliyatları, idrar yolu darlıklarına yönelik ameliyatlar, ruhsal rahatsızlıklar vb. İktidarsızlığa yol açan çeşitli psikolojik etkenler de
olabilir. Bu türden psikolojik sebeplerin ortaya çıkmasında şunlar etkili olmaktadır: kişinin kendisinin ya da eşinin cinsellikle ilgili bilgileri, aile ve çevresel faktörler, kültür, daha önceki cinsel ilişki deneyimleri, kendine güvensizlik, korku, yanlış âdetler, gebe bırakma korkusu, bulaşıcı hastalık kapma riski, ilk gece (gerdek gecesi) korkusu vb.
İktidarsızlığın değişik tedavi yolları vardır. Bir uzmana başvurulmalıdır.

Erken Boşalma
Erken boşalma penis vajina içerisine girmeden önce ya da girer girmez hemen meni gelmesi, yani boşalmanın istenenden daha erken gerçekleşmesi durumudur. Ancak bunun kesin bir süresi yoktur. Bazı erkekler 5-10 dakika süren ilişkileri de erken boşalma olarak tanımlayabilirler. Bu sebeple erken boşalma, “eşler tatmin olmadan boşalmanın gerçekleşmesi” olarak tanımlanabilir. Erken boşalma hem meninin vajina içerisine atılamamasından Penise gelen kan akımının azalması, penis sertleşmesini bozarak iktidarsızlığa yol açar.
Sigara bu durumun nedenlerinden biridir. Günde 1 paket sigara içenlerde 30 yıl, 2 paket içenlerde ise 15 yıl içerisinde sertleşme
bozukluğu görülme riski %70 civarındadır. dolayı gebeliğin oluşumunu sağlayamaması sebebiyle
hem de çiftlerin cinsel hayatını olumsuz etkilediği için önemli bir problem olarak kabul edilir. Cinsel ilişkiye girememe nedeninin erken boşalma mı yoksa penisin yeterli sertleşmemesi mi olduğu iyi ayırt edilmelidir. Bazen daha penis sertleşmeden boşalma olur ve cinsel ilişki de gerçekleşemez. Bu durumda peniste bir sertleşme kusuru bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Eğer sertleşme kusuru bulunmadığına karar verilirse erken boşalma tanısı konularak tedaviye geçilir. Genelde ilk ilişkilerde erken boşalma yaşanabilir. Bu,
heyecana, strese ve kaygılanmaya bağlıdır. Stres durumu sürerse erken boşalma da bir süre devam edebilir. Zamanla erkeğin kendini kontrol edebilmeye başlamasıyla bu sorun da kendiliğinden kaybolur. Erken boşalma bazı durumlarda organik bir nedenden kaynaklanır. Penisin sinirsel uyarımında hassasiyet artmıştır. Daha birkaç hareket ile meni boşalmaktadır. İdrar yolu iltihabı gibi durumlarda oluşan erken boşalma buna örnektir. Erken boşalmada çocukluk dönemindeki aile problemleri, kişilik ve davranış bozuklukları gibi psikolojik faktörlerin de rolü olabilir.
Erken Boşalma Tedavisi
Erken boşalmada eğer enfeksiyon ya da düzensiz cinsel yaşantı gibi nedenler söz konusuysa öncelikle bunlar giderilmeye çalışılır ve beraberinde geciktirici ilaçlar verilir. Bu ilaçlar iki çeşittir: ağızdan alınan haplar ve penise sürülen kremler. Yan etkileri olabileceğinden dolayı bunlar mutlaka doktor kontrolünde alınmalıdır. Erken boşalmanın tedavisinde erkeğin kendini kontrol etmesi çok önemlidir. Her ilişki sırasında birkaç saniye de olsa boşalmayı geç başlatabilmeyi öğrenmesi, bir müddet sonra tatminkâr bir süre elde edilmesini sağlayabilir. İlaç kullanımı tek başına her zaman yeterli olmayabilir, bu nedenle kişinin kendi iradesini kullanması
esastır. Eşin de anlayış göstermesi ve tedavi sürecinde yardımcı olması gerekir. Erken boşalmanın tedavisinde duruma göre gerekirse
psikiyatrik danışma da önerilebilir.

Kadınlarda Cinsel Problemler

Kadın veya erkeğin cinsel işlevlerinde bazı hastalık, rahatsızlık ya da normal dışı durumlar oluşabilir. Bunlar kişinin arzu ettiğinde cinsel bir ilişki kurabilmesine engel olur. Cinsel işlevlerle ilgili bozukluklar her iki cinste de olabilir. Kadınlarda genellikle cinsel işlevle ilgili şu bozukluklar görülür:

• Cinsel arzuyla ilgili bozukluklar
• Cinsel uyarılma bozukluğu
• Orgazm bozuklukları
• Vajinismus
• Ağrılı cinsel ilişki


Kadında Cinsel Arzuyla İlgili Bozukluklar
Cinsel arzuyla ilgili bozukluklar her iki cinste de görülebilir. Ancak kadınlarda erkeklere göre daha fazla rastlanır. Cinsel arzu bozukluğu cinsel ilişkiden tiksinti duyma, cinsel arzunun azalması veya kaybolması şeklinde görülür.


Cinsel ilişkiden tiksinti duyma: Bu tip bozuklukta ilişkiye karşı ilk cinsel ilişkiden itibaren bir tiksinti hissi uyanır. Cinsel ilişkiye karşı tiksinti duyma sebepleri genellikle şunlardır: zorla evlendirilme, kendisinden çok yaşlı biriyle evlenme, cinsel açıdan kötü tecrübeler yaşamış olma, tacize veya tecavüze maruz kalma, ensest, çocukken olumsuz cinsel davranışlara tanık olma, eşin beden temizliğine ve fiziki cazibesine dikkat etmemesi, bazı psikolojik hastalıklar, vajina akıntıları, eşin alkol alışkanlığı ve alkollü iken zorla ilişkiye girmek istemesi vb.


Cinsel arzunun azalması veya kaybolması: Bu tip bozukluklarda, kadında başlangıçta var olan cinsel arzu, çeşitli nedenlerden dolayı azalır veya kaybolur. Cinsel arzuda azalma veya kaybolma şu sebeplerden kaynaklanabilir:
• Duygusal faktörler ve stres (bastırılmış öfke, üzüntü, öfke, depresyon, gebelik korkusu, eşler arasında anlaşmazlık ve iletişim bozukluğu, kişinin kendisinin ya da eşinin bedenini çirkin bulması veya bedensel bakımını yetersiz hissetmesi, ortamın uygunsuzluğu,
kronik yorgunluk, orta yaş krizi, karşılanmayan cinsel değerler vb.)
• Hastalıklar ve hormon salgılanmasında değişiklikler (fiziksel hastalıklar, sinir hastalıkları, damar hastalıkları, menopozda östrojen azalması, vajinada kuruluk, doğum kontrol hapları, bazı ilaçlar, gebe kalabilmek için tedavi görme, psikolojik rahatsızlıklar vb.)
• Kişilik yapısı (takıntılı kişilik, histerik kişilik, bağımlı kişilik, saldırgan kişilik vb.)
• Madde bağımlılığı (sigara, alkolizm, uyuşturucu madde vb.)
Cinsel arzu bozukluklarının tedavisinde önce psikolojik nedenler dışındaki sorun kaynakları giderilir. Ardından bireysel veya eşli psikoterapi uygulanır.


Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğu
Cinsel uyarılmayla ilgili bozukluklar her iki cinste de görülebilir. Ancak kadınlarda erkeklere göre daha fazla rastlanır. Kadınlarda cinsel uyarılmayla ilgili bozukluklar, cinsel ilişkiye hazırlık evresinde vajinanın ıslanmaması ya da ıslanmanın yetersiz olması şeklinde
görülür. Bu, her iki tarafa da rahatsızlık verici bir durum oluşturur. Cinsel arzu bozukluğuna yol açan tüm sebepler aynı şekilde uyarılma bozukluğuna da yol açar. Çünkü cinsel arzu oluşmayan veya tiksinti hisseden bir kadında uyarılma beklenemez, vücutta uyarılma değişimleri olamaz. Bunlara ilaveten uyarılma bozukluğu ile ilgili olarak şu sebepler sayılabilir:
• Erkekteki erken boşalma veya sertleşme sorunlarında kadında uyarılma olumsuz etkilenebilir.
• Bazı kadınlarda eşlerinin kılıf (kondom) kullanması yeterli uyarımın oluşmasında engel oluşturabilir.
• Evlilik dışı ilişki ve bunun verdiği suçluluk duygusu, yakalanma endişesi de uyarılma bozukluğuna neden olur. Özellikle evlilik öncesi yakınlaşmalarda kızlarda hem nişanlısının isteğini reddedememek hem de sonuçlarını düşünmekten dolayı çok sık cinsel
uyarılma bozukluğu görülür. Cinsel uyarılma olmazsa ilişkinin diğer evrelerine geçilemez ve orgazm oluşamaz. Cinsel uyarılma
bozukluklarının tedavisinde önce psikolojik nedenler dışındaki sorun kaynakları giderilir. Sonra bireysel veya eşli psikoterapi uygulanır. Eşin alkol alışkanlığı ve alkollü iken zorla ilişkiye girmek istemesi cinsel ilişkiye karşı tiksinti oluşmasının
önemli nedenlerindendir.

Kadınlarda Orgazmla İlgili Bozukluklar
Orgazmla ilgili bir bozukluktan söz edebilmek için cinsel istek ve uyarılma olduğu hâlde orgazmın yaşanmıyor olması gerekir. Vajinanın ıslanmasına ve vücutta cinsel uyarı değişimlerinin gerçekleşmesine rağmen orgazma ulaşılamıyorsa orgazm bozukluğu söz konusu olabilir. Tek başına vajina uyarımı ile orgazm olunmamasına rağmen klitoris uyarımı ile orgazm oluşuyorsa bu durum orgazm bozukluğu olarak kabul edilmez ve tedaviye gerek yoktur. Birçok kadında belirgin bir şekilde orgazm oluşmamasına rağmen cinsel ilişkide hoşa giden uyaranlarla cinselliğin haz veren duyguları yaşanabilmekte ve bu da cinsel paylaşımı ve tatmini sağlayabilmektedir.
Bu nedenle her ilişkide mutlaka orgazm oluşmasını beklemek, bunu mutlak ulaşılması gereken bir hedef olarak görmek eşler arasında gereksiz sürtüşmelerin çıkmasına neden olur. Bazı erkekler tarafından kadının uyarılması veya orgazm olması hiç umursanmaz. Bu erkekler için kendi tatminleri ve orgazmları önemli ve yeterlidir. Böyle bencil ve vurdumduymaz erkeklerin eşlerinin çoğu orgazm yaşayamaz. Onlar için eşlerinin cinsellikle ilgili neler yaşadığı, neler hissedip hissetmediği önemli değildir. Eşleri orgazm sorunu yaşayan bazı erkekler ise soruna çare aramak yerine eşlerini “soğuk kadın” olarak suçlayıp damgalayarak kadında aşağılık duygusunun
yaşanmasına neden olmaktadırlar. Kadında cinsel istek ve uyarılma bozukluğu yapan tüm nedenler orgazm bozukluğuna da yol açar. Sorumlu cinsel davranış için sorunun karşılıklı iyi bir iletişimle çaresinin araştırılması gerekir. Sorunun kaynağı bulunduğunda çözüm oldukça kolaylaşacaktır. Kadınların %90’ında klitoris orgazmı oluşabilir iken vajinadan orgazm çok daha düşük oranlarda ortaya çıkmaktadır.

Vajinismus
Cinsel ağrı bozukluklarından biri olan vajinismus rahatsızlığı, vajina kaslarının kasılarak erkeğin penisinin vajinaya girişine engel olmasıdır. Çeşitli derecelerde ortaya çıkar. Derecesine göre ilişki ya ağrılı ve zor olmaktadır ya da mümkün olamamaktadır. Çoğunlukla ilk cinsel ilişkide ortaya çıkar. Diğer cinsel işlev bozukluklarının aksine evlilikte ciddi sorun oluşturur. Sorunun çözümü geciktirilirse çözüme ulaşmak daha zorlaşabilir. Sebepleri arasında fiziksel vajina sorunlarından daha çok ruhsal sorunlar ön plana çıkar. Örneğin;
• ilk gece ile ilgili abartılı konuşmalar,
• korkutucu tanımlamalar,
• cinsellik hakkında olumsuz düşünceler,
• yaşanmış kötü tecrübeler,
• cinsel taciz ve tecavüz gibi olumsuzluklar ve
• bazı ruhsal hastalıklar vajinismusa yol açabilir.
Vajinismuslu kadınların cinsel ilgisi vardır. Cinsel ilişkinin ön sevişme safhasından sonra klitoris orgazmı da yaşayabilirler. Fakat birleşme sırasında büyük bir korkuya kapılırlar ve vajina kaslarında kasılma meydana gelir. Cinsel istekleri kaybolur ve büyük bir güçle eşlerini iterler. Birleşmeyi istemezler.
Vajinismus Tedavisi
Öncelikle böyle bir durumda doktor muayenesi ile ilişkiye engel oluşturacak fiziki bir sorun olup olmadığı araştırılır. Böyle bir engel saptanamazsa vajinismus teşhisi konur. Çoğu hafif vakada fiziki bir engel olmadığı, vajinanın ilişkiye müsait olduğu bildirilip nazik bir vajina muayenesi ile bir ağrı oluşmayacağı hissettirildiğinde sorun çözülür. Orta ve ağır vakalarda tedavi sabır ve zaman ister. Eş
anlayışlı olmalı, fakat tedavi için gecikilmemelidir. Karşılıklı suçlamalar, tedaviyi zorlaştırmaktan ve eşlerin birbirinden soğumasından başka bir işe yaramaz. Sabırlı ve yapıcı yaklaşmak, birbirine yardımcı olmak bu sorunu atlatmak için çok önemlidir. Bazı genç
kızlarda ilk gece gerginliği ve korkusundan dolayı yaşanan geçici vajina kasılması ve ilişki zorluğu ile vajinismusu karıştırmamak
gerekir.

Cinsel Ağrı Bozuklukları
Cinsel ilişki sırasında ağrı duyulması durumudur. Çoğu kadın yaşamının belirli evrelerinde bu sorunu yaşar. Menopozda daha sıklıkla görülür. Nedenleri genellikle şunlardır:
• Vajina iltihapları
• İdrar yolu iltihapları
• Basur (hemoroit)
• Dış genital organ iltihapları
• Vajinada kuruluk
• Menopozda vajina iç yüzeyini kaplayan tabakanın
incelmesi
• Sabun ve kimyasal maddeler kullanılması nedeniyle vajinanın ve dış genital bölgenin tahriş olması Ağrılı cinsel ilişkinin nedeni tespit edildikten sonra tedavisi genelde kolaydır. Tedavi olana kadar cinsel ilişki ertelenmelidir.

Evlilikte Erkek ve Kadın Cinsel İşlev Performansı

Erkek Cinsel İşlev Performansı
Erkek ve kadın cinsel işlev performanslarında uyarılma aşamasından tatmin olmaya kadar birçok yönden
fark vardır. Erkek kadının sesi, görüntüsü, hatta hayaliyle bile kolayca uyarılabilir. Erkekte dokunmakla uyarılan bölgeler daha çok cinsel organlarda yoğunlaşmaktadır. Bir erkeğin ilişkiye hazır hâle gelebilmesi için 2 veya 3 dakika yeterlidir. Bu süre kadın için on kat daha uzundur. Kadında birleşme arzusu uyanmadan erkek hemen birleşmeye geçmemelidir. Kadın hazır olana kadar süren bu dönem ön sevişme dönemidir. Erkek orgazmı spermleri depolayan kanalların kontrol edilemeyen birkaç kasılmasından oluşur. Bu kasılmalar, meniyi penisteki idrar yolundan dışarı fışkırtır. Bu sırada vajinaya meni gölcüğü bırakır. Menideki spermler rahme doğru yolculuğuna başlar. Ruhen yaşanan haz döneminden sonra hızla çözülme başlar. Kan, dolduğu penisten hızla çekilir.


Kadın Cinsel İşlev Performansı
Kadınlar da cinselliğe erkekler gibi istek ve ihtiyaç duyarlar. Fakat bunun için çoğunlukla eşleri tarafından uyarılmaları gerekir. Kadınlar, cinsel uyarılma safhasında ortam, ruhsal durum ve eşin davranışları gibi birçok faktörden erkeğe göre daha fazla etkilenirler. Kadınların uyarılma için hoşlarına giden dokunma duyuları erkekten daha fazla önem taşır. Kadınların cinsel uyarılma bölgeleri erkeklere göre çok daha çeşitlidir. Hatta kadınların kendilerinin bile bilmediği, dokunulması veya okşanması ile cinsel haz duydukları
vücut bölgeleri olabilmektedir. Kadın orgazmı erkekteki meni boşalmasına göre daha geneldir. Dış cinsiyet organları ile vajina duvarlarını saran kasların kasılma hareketi ile hissedilir. Çözülme daha yavaştır. Dudaklara, dış cinsiyet organlarına ve göğüslere dolan
kan daha yavaş çekilir. Klitoris kadın cinsel uyarılmasında özel bir öneme sahiptir. Klitorisin uyarılması, cinsel uyarılmanın tamamlanması, dolayısı ile orgazm için gereklidir. Başka bir ifade ile klitorisin yetersiz uyarımı, cinsel uyarılma ve orgazm
ihtimalini azaltır. Sadece vajina yoluyla birleşme, özellikle kötü zamanlama veya erken boşalma ile birlikte olduğunda, yeterli uyarılmayı sağlayamaz. Bu yüzden vajinaya giriş öncesinde klitoris yeterince uyarılmalıdır.

Cinsel İlişki Evreleri

Cinsel birleşme, insan cinselliğinin ve cinsel yaşamının sadece bir kısmıdır. Eşlerin her ikisinde de bedensel ve duygusal olarak birleşme öncesinde, sürecinde ve sonrasında birçok değişiklik oluşur. Cinsel birleşme cinsel arzulamayla başlar, cinsel uyarılma ve plato ile devam eder, orgazm ve çözülme ile sona erer.

Cinsel Arzulama
Cinsel isteğin kaynağı beyindir. Ayrıca kadında salgılanan kadınlık hormonu östrojen ve erkekte salgılanan testosteron cinsel isteği etkiler. Cinsel arzulama, erkek ve kadını cinsel davranışlara yöneltir ve bedenlerinin birleşmeye hazırlanmasında önemli rol oynar. Bu evre cinsellik dürtüsünün ortaya çıktığı ve cinselliği ifade etme arzusunun duyulduğu evredir. Hayaller ya da eşten alınan görsel uyarılarla başlayabilir. Erkeklerin ve kadınların cinsel istekliliklerinde bazı farklar mevcuttur. Ancak bu farklılıklar daha çok toplumsal koşullandırmalar sonucu oluşur. Genç erkeklerin cinsel isteğinin genç kızlara göre daha güçlü olduğu kabul edilir. Orta yaşa doğru doyurucu cinsellik yaşayabilmiş kadınlarda cinsel isteklilik erkeklerinkine eşitlenir. Hatta bazen cinsel isteklilikleri erkeklerden fazla olabilir.


Cinsel Uyarılma
Beş duyu organı ile alınan, cinsel yönden uyarıcı ve hoşa giden duyumlar cinsel uyarılmayı sağlar. Cinsel uyarılma bir dizi fizyolojik refleksi harekete geçirir ve kişinin öncelikle cinsel organlarında, ardından tüm vücudunda birtakım olayları başlatır.
Cinsel uyarılmada uyarıcı etken, cinsel kişilik, kültürel durum, ruhsal yapı, yaş, genel sağlık durumu gibi birçok özelliğin etkisiyle herkes tarafından değişik şekillerde algılanabilir. Birisi için cinsel uyarılmaya neden olan bir görüntü ya da dokunma başkası için
hiçbir şey ifade etmeyebilir.


Cinsel isteksizlik veya istek azalmasına neden olan durumlar:
• Aşırı yorgunluk ve stres
• Eşlerin geçimsizliği, nefret
ve kızgınlık duyguları
• Bedensel ve ruhsal hastalıklar
• Cinselliği pis veya kötü gören
bir düşünce tarzı
• Erkeklik veya kadınlık hormonlarında
azalmaya neden
olan hastalıklar ve ilaçlar
Cinsel isteğin artmasına
neden olan durumlar:
• Cinsel arzuların uzun süre
giderilmemiş olması
• Cinselliği uyaran ortamlar
• Karşı cinsle yakın bulunma
• Tatil ortamı, huzurlu ve
dinlenmiş olmak

Cinsel uyarılmanın en belirgin göstergesi erkeklerde cinsiyet organının sertleşip uzaması ve dikleşmesidir. Kadınlarda ise ilişki yolunun (vajina) ıslanmasıdır. Bu ıslaklık, ilişki sırasında kayganlığı sağlar. Eğer bu ıslanma olmasaydı erkek organı vajinaya girdiğinde her
iki taraf da acı duyardı. İlk cinsel uyarılmayı takiben 10-30 saniye arasında ıslanma başlar. Cinsel uyarılma vücudun diğer kısımlarına da yayılır. Nabız artar, tansiyon yükselir, cilt pembeleşir ve ısınır. Memelerde dolgunluk, kas gerginliğinde genel bir artış, meme başlarında dikleşme oluşur. Genel olarak cinsel tepkinin uyarılma evresi erkeklerde hızlı, kadınlarda ise yavaştır. Yaşlanma ile birlikte
uyarılma her iki cinste de yavaşlamakta ve uyaranın yoğunluğunun daha fazla olması gerekmektedir.


Cinsel Gerilim Artışı (Plato)
Cinsel uyarılmanın devam etmesi durumunda cinsel haz artarak sürer. Bu evrede haz duygusu ve cinsel gerilim giderek artar, yükselir. Cilt değişiklikleri daha belirgin hâle gelir. Meme başları dikleşir. Kan dolaşımı ve solunum hızlanır. Bacaklarda ve kalçalarda kasılmalar olur. Erkekte mezi denen sıvı, kadında ise vajinadan gelen sıvılarla salgı artar. Bu durumlar kişinin orgazm evresine kadar sürer.


Hazzın Doruğu ve Boşalma (Orgazm)
Cinsel tepki evreleri arasında en kısa süren fakat hazzın en fazla yaşandığı evredir. Uyarılma ve plato evresinde birikmiş olan gerginlik boşalır, tüm cinsel hisler arasında en güçlü ve doyurucu olanı yaşanır. Nabız, tansiyon ve nefes alıp verme sıklığı doruk noktasına ulaşır. Ciltteki ısınma iyice belirgin hâle gelir. Tüm kaslar etkilenir. Bazen titremenin de eşlik ettiği yoğun bir haz içinde orgazma (doyum) ulaşılır. Erkekten meni fışkırır, kadında ise vajinada kasılmalarla daha genel hissedilir. Orgazm, cinsel hazzın doruk noktası, cinsel gerilimin amacına ulaştığı bedensel ve ruhsal bir histir. Orgazmın gerçekleşebilmesi için cinsel tepkinin önceki evrelerinin normal şekilde yaşanması gereklidir.

Çözülme
Cinsel ilişki sırasında vücutta ortaya çıkan değişikliklerin orgazm sonrasında geriye dönmesidir. Erkekte hızla gerçekleşen bu safha, kadında daha yavaş gerçekleşir. Bu farklılık, ilişkiden sonra erkeğin ilgisizliği, uyuma veya yataktan kalkma isteği, kadının teması
devam ettirme isteği ile çatışıp sorunlara neden olabilmektedir. Erkekler çözülme evresinden sonra bir müddet cinsel yönden duyarsız olabilirler. Bu dönem ortalama iki saattir. Gençlerde daha kısa olabilirken yaşlılarda birkaç gün sürebilir. Kadınlarda çözülme daha uzun sürdüğünden hızla tekrar ilişkiye girip tekrar orgazm olabilirler.

Evlilikte Sağlıklı Cinsel Yaşam

Erkek ve kadının;
• biyolojik ve cinsel olgunluk süreleri içinde,
• cinsel organlarını kullanarak,
• anatomik yapılaşmalarına uygun,
• cinsel davranış tarzından uzaklaşmadan yaptıkları davranışlar sağlıklı cinsel ilişki olarak tanımlanır.


Sağlıklı cinsel ilişkinin unsurları şunlardır:


Yapısal Sağlık
Sağlıklı bir cinsel ilişki için kadın ve erkeğin cinsel fizyolojisi ve anatomisi sağlıklı olmalıdır. Kadının ya da erkeğin anatomisinde veya hormon yapısında bir engel yahut eksiklik bulunması cinsel yaşamı etkiler. Örneğin erkekte testosteron, kadında ise östrojen hormonu
cinsel ilgi ve isteğin sürdürülmesinde önemli bir rol oynar. Bu hormonlarla ilgili sorun yaşayan bireyin cinsel yaşamında da sorunlar oluşur.

Psikolojik Sağlık
Sağlıklı bir cinsel ilişki için eşlerin psikolojik sağlık ve rahatlıkları önemlidir. Kadın ve erkekte bir kısım cinsel tepkiler, iradi bir katkı olmaksızın refleksle gerçekleşir. Ancak şiddetli üzüntü, korku, ağır zihin yorgunluğu ya da ruhsal bozukluklar ve düzensizlikler
refleks yoluyla meydana gelen eylemlerin oluşmasına engel olabilir. Örneğin erkekte sertleşme oluşmayabilir
ya da erkeklik organı vajinaya girmeden önce meni gelmesi gibi aksaklıklar oluşabilir.


Hazır Bulunma
Sağlıklı bir cinsel ilişki için eşlerin her ikisinin de buna hem kendisini hem de eşini hazırlaması, cinsel arzunun olması ve cinsel uyarılmanın oluşması gereklidir. Örneğin sevginin olmadığı, var olan sevginin gösterilmediği bir cinsel ilişkide hazır bulunma da gerçekleşmez. Zira eşlerin birbirlerine güzel sözler söylemeleri; öpme, öpüşme, dokunma ve okşamaları sevginin gösterilmesinde çok etkilidir ve cinsel arzuyu uyandırıp sağlıklı bir cinselliğe kapı açar.


Açık Paylaşım
Eşlerin birbirlerini tanımaları, istek ve arzularını fark etmeleri, birbirlerini cinsel açıdan tatmin edebilmeleri, ortaya çıkabilecek cinsel sorunlarında ortaklaşa çözüm üretebilmeleri gibi sağlıklı bir cinsellik için önemli hususlar ancak açık bir iletişim ve paylaşımla mümkündür.


Saygı ve Güven
Eşlerin birbirlerine duyacakları saygı ve güven, ilişkilerine çok yönlü katkı sağlar. Eşlerin birbirlerinden zarar görmeyeceklerine dair duydukları güven ve saygı ortamı sayesinde cinsel uyum ve doyum sağlam bir zemin bulur.


Ortaklık
İki tarafın da cinsel ilişki için istekli ve gönüllü olması, cinsel ilişkinin herhangi bir aşamasında durdurabilme ve sonlandırabilme özgürlüğünün bulunması, cinsel haz duyması ve doyuma ulaşması sağlıklı bir cinsel ilişkinin önemli unsurlarıdır. Tek taraflı istek ya da haz ve doyuma dayanan bir ilişki tarzında sağlıklı bir cinsel yaşamdan söz edilemez. Örneğin erkek, eşinin haz duyup duymadığına
bakmadan tek taraflı haz yaşayıp ilişkiyi bitirdiğinde kadın, zevk için kullanıldığını düşünerek eşine kızgınlık duymaya ve bu kızgınlığı biriktirmeye başlayacaktır. Günlük ev hayatında bir sorun yaşandığında ise eşini cezalandırmak için ilk başvuracağı yol onu cinsel
ilişkiden mahrum etmek olacaktır.


Bilgi
Sağlıklı bir cinsel ilişkinin yaşanabilmesi için küçük yaşlardan itibaren bireyin cinsellikle ilgili yanlış bilgi edinmemesine
dikkat edilmelidir. Bu konudaki eğitim sürekli olmalıdır. Sağlığın her alanında olduğu gibi cinsel hayatla ilgili bir sorun çıktığında da eşler bu sorunu tanımlama ve çözümlemede birbirlerine yardımcı olmalıdırlar. Bir uzman yardımı almak için uzun yılların geçmesini
beklemek bu konuda yapılan en büyük hatalardan biridir. Çözümü zorlaştırmaktan başka işe yaramaz. Sorun fark edildiğinde hemen çözüm aranmalı, uzman yardımı konusunda geç kalınmamalıdır.


Arınma
Birçok çift cinsel yaşamın paylaşımında uyum yakalayamamakta ve buna bağlı olarak cinsel açıdan mutsuzluk yaşamaktadır. Bu duruma genellikle ön yargıların ve korkuların neden olduğu görülmektedir. Bu ön yargı ve korkular ise genellikle yanlış bilgiler, âdetler, genellemeler, abartmalar veya cinsellikle ilgili yaşanmış kötü tecrübelerden kaynaklanmaktadır. Bu türden yanlışların etkilerine maruz kalmış kişiler, cinsel yönden mutlu olabilmek için gerekli rahatlığı kendilerinde bulamazlar. Hem eşlerini mutlu edemez hem de kendileri mutsuz olurlar. Bu kişilerin sağlıklı bir cinsel ilişki yaşayabilmeleri için oluşmuş yanlış kanaat ve yargılarından kurtulmaları gereklidir. Bu konuda bir uzman yardımı almaları sorunun çözümünü kolaylaştıracaktır.


Fizyolojiye Uygunluk
Sağlıklı cinsel ilişkide önemli bir ilke de ilişkinin döllenmeyi oluşturacak fizyolojiye uygun olmasıdır.

Evlilikte Cinsel Değerlendirme

Aşağıdaki soruları cevaplayarak evliliğinizde cinsel ilişkinizden kaynaklanan bir sorun olup olmadığını değerlendirme şansını yakalayabilirsiniz. Soruları dikkatlice okuyun ve sizin için uygun olan seçeneği işaretleyin. Verdiğiniz cevaplardan “Katılmıyorum” seçeneğini işaretlemiş olduğunuz maddeler ilişkinizin sağlığı açısından geliştirmeye ihtiyaç duyduğunuz konular hakkında
size fikir vermektedir. Verdiğiniz cevapları eşinizin cevaplarıyla karşılaştırmayı unutmayın.
 

A..Katılıyorum
B.Katılmıyorum
C.Kararsızım

1 Eşimle cinsel hayatımız konusunda rahatlıkla konuşabilirim.
2 Cinsel hayatımızda herhangi bir problem olduğunu
düşünmüyorum.
3 Cinsellikle ilgili her türlü beklentimi eşimle paylaşabilirim.
4 Cinsel açıdan uyumlu bir çift olduğumuzu düşünüyorum.
5 Eşimi cinsel açıdan nasıl mutlu edebileceğimi biliyorum.
6 Cinsel hayatımız hiçbir zaman aramızda bir sorun olmamıştır.
7 Eşimle korunma yöntemimiz hakkında hemfikiriz.
8 Eşimi cinsel açıdan çekici buluyorum.
9 Cinsellikle ilgili herhangi bir konuyu eşimle utanmadan
konuşabilirim.
10 Cinsel ilişkimizin sıklığıyla ilgili bir problemimiz yok.

Evlilikte Cinsellikle İlgili Yanlış İnanışlar

Cinselliğin evlilik ilişkisi içerisinde çok can alıcı ve bağlayıcı bir gücü vardır. Sağlıklı yaşanan cinsellik çiftin arasında onlara özgü ve özel bir bağ oluşturur. Sağlıklı bir cinsel hayat, çiftin birbirlerine duydukları yakınlığı arttırır, aralarındaki gerilimi azaltır; sıcaklık, sevgi, koruma ve korunma hisleri doğurur. Sağlıklı bir cinsellik çiftin karşılıklı olarak birbirlerinin duygu düşünce ve beklentilerine saygı duymalarıyla, bu konuda kendilerini ve beklentilerini rahatça ifade edebilmeleriyle, cinsel ilişkinin zamanı, yeri, sıklığı, süresi, tekniği ve ilişki sırasındaki davranışlardan duydukları memnuniyetle doğrudan alakalıdır. Sorunlu bir cinsel hayat ise çiftin arasında çeşitli problemlere sebep olabilir, gerginliği arttırır ve evlilikten alınan doyum hissini azaltır. Sağlıklı cinsellik de çiftin birbirlerine
karşı sevgilerini, birbirlerine verdikleri değeri tazeler, aralarındaki bağı güçlendirip onarır. Karı koca arasında yaşanması beklenen sağlıklı cinsellikte temel nokta, eşlerin yaşları ne olursa olsun cinsel hayatlarıyla ilgili düşüncelerini ve beklentilerini birbirlerine
rahatça ifade edebilmeleridir. Evlilik ilişkilerini güçlendirmek isteyen çiftlerin ilişkilerindeki yakınlık ve cinsellik konusunda kendilerini değerlendirmeleri ve geliştirmeye gayret etmeleri gerekir.


Evlilikte Cinsel Hayatla İlgili Yanlış İnanışlar
Uzun süreli evliliklerde eşler arasında cinsellik heyecanını yitirir mi? Yapılan araştırmalar, tek eşli ve uzun süreli beraberliklerde, eşlerin cinsel hayatlarının daha doyurucu olduğunu ve çiftlerin kendilerini daha fazla güvende hissettiklerini göstermektedir. Bu durum kısa ve gelip geçici ilişkilere nazaran, uzun süreli beraberliklerde, çiftlerin birbirlerini her açıdan çok iyi tanıyor olmalarına, istek ve beklentilerini birbirlerine daha rahat ve çekinmeden ifade edebilmelerine bağlanmaktadır. Evliliklerde ilerleyen yıllar ve yaşla birlikte cinsel ilişki sıklığının azalması son derece normaldir. Önemli olan ilişki sıklığı değil, her iki eş için de doyurucu ve ilişkiyi destekleyici bir yaşantı olmasıdır. Her sorunlu evlilikte mutlaka aldatma durumu yaşanır mı? Aldatmanın genel olarak çiftler arasındaki etkileşimin
bozulması ile bağlantısı vardır. Ancak bu bir mazeret sayılamaz. Aldatma aslında bireylerin kişilik ve ahlak gelişimlerindeki eksikliklerden kaynaklanmaktadır. Bireysel olgunlaşma ve gelişimlerine değer ve emek veren kişiler, evliliklerinde sorun yaşasalar
bile aldatma yoluna başvurmak yerine sorunlarıyla yüzleşip çözüp aramaya çabalarlar.

23 Şubat 2015 Pazartesi

Evlilikte Sıklıkla Yaşanan ve Çatışmaya Neden Olan Sorunlar

• Eşlerin çatışma ve problem çözme becerilerinde eksiklikler
• Evliliğe yönelik gerçekçi olmayan beklentiler
• Ailedeki rol dağılımı konusunda eşlerin birbirlerinden farklı beklentilere sahip olmaları
(kimin yemekleri yapacağı, kimin ev dışında çalışacağı, kararları kimin alacağı vb.)
• Cinsiyet farklılıkları (kadınlar ve erkeklerin ilgi, davranış, alışkanlık vb. genel farklılıkları)
• Ekonomik sorunlar (mevcut paranın nereye harcanacağı, ne kadar para harcanacağı, ne
kadarının biriktirileceği vb.)
• Eşlerin aralarındaki iletişimin yetersiz veya hatalı olması
• Akrabalara ilişkin sorunlar
• Cinsel sorunlar (cinsellik hakkındaki beklentileri ifade edememek, zorlayıcı tavırlar vb.)
• Çocukların büyütülmesi ve disiplini ile ilgili fikir ayrılıkları (çocuğun gideceği okul konusunda görüş farklılıkları, eşlerden birinin diğerinin çocuğu şımarttığını düşünmesi vb.)
• Din, mezhep, kültür, değer, politik görüş farklılıklarından kaynaklanan sorunlar
• Eşlerin birbirlerine yeterince vakit ayıramamaları
• Eşlerden birinde alkol, uyuşturucu, kumar vb. bir bağımlılık bulunması
• Eşlerden birinin psikolojik sorunlarının olması
• Özel konular (çiftin çocuk sahibi olamaması, çocuk sayısı hakkında anlaşamamak,
eşlerden birinin işkolik olması, aldatma, kıskançlık vb.)

Evlilikte Rol Paylaşımı

Eşlerin evlilik ilişkisi içerisinde üstlendikleri rollerden memnuniyet duyup duymamaları evliliklerinden duydukları memnuniyeti etkiler. Evlilik ilişkisi içerisinde gerçekleştirilmesi gereken çeşitli roller ve sorumluluklar yer almaktadır. Evlilikten evliliğe değişmekle
birlikte, ev işlerini kimin yapacağı, çocukların bakımını kimin üstleneceği, eve para getirmekten kimin sorumlu olacağı gibi konular eşler arasında problem yaratabilir. Bazı evliliklerde roller belirgindir ve kimin dışarıda parayı kazanmakla yükümlü olduğu, kimin ev
işlerini yapmaktan sorumlu olduğu belirlidir ve bu konuda eşler arasında net bir ayrım söz konusudur. Bazı evliliklerde ise çiftler rolleri eşit olarak paylaşmayı seçerler. Önemli olan her iki eşin de üstlendikleri rollerden memnuniyet duymaları, bu konuda hemfikir olmalarıdır. Eşlerin rol paylaşımı konusunda sorun yaşamamalarının temelinde birbirlerinin rollerine karşı destekleyici tavırlar içerisinde olmaları, iş birliği içerisinde davranabilmeleri ve gerekli durumlarda (hastalık, lohusalık gibi) rollerinde esneklik göstermeyi becerebilmeleri yatmaktadır.

Sağlıklı Bir Evlilikte Karı Koca

• Birbirlerine sadıktırlar.
• Birbirlerinin aynı zamanda arkadaşıdırlar.
• Birbirlerine hem sevgi hem de saygı duyarlar.
• Birbirlerini oldukları gibi kabul etmeyi bilirler.
• Geleceğe dair ortak ideallere sahiptirler.
• Çatışmaları çözmeyi başarırlar.
• Birbirlerine duygu ve düşüncelerini net bir şekilde,
korkmadan, kaygı duymadan ifade edebilirler.
• Birbirlerine bağlılık ve güven duyarlar.
• Birbirlerinin kişisel amaçlarını ve başarılarını desteklerler.
• Düzenli ve sağlıklı bir cinsel hayat sürerler.
• Birlikte yeterince zaman geçirirler.
• Birlikte geçirdikleri zamandan zevk alırlar.
• Maddi konulardan kaynaklanan problemler yaşamazlar
ya da problemlerini kolay çözerler.
• Birbirlerinin ailelerinden kaynaklanan çok fazla
çatışma yaşamazlar.
• Çocukların yetiştirilmesi konusunda ortak fikirlere
sahiptirler.
• Çocukların bakımı konusunda iş birliği içindedirler.
• Tartışmalar esnasında birbirlerini incitecek kelimeler
sarf etmemeye özen gösterirler.
• Birbirlerine karşı fiziksel ve sözel şiddet uygulamazlar.
• Dinî ve politik görüşleri ortaktır veya en azından
birbirlerinin görüşlerine saygı gösterirler.
• Evliliklerine ait gerçekçi olmayan beklentiler
taşımazlar.
• Evliliklerinde güç paylaşımı konusunda anlaşmaya
varmışlardır.
• Birbirlerinin hatalarına karşı affedici davranırlar.
• Birbirlerine karşı destekleyici bir tavır içerisindedirler.

Yeni Evli Çif tlerin Zihnini Meşgul Eden ve İleride Problemlere Yol Açması Muhtemel Sorunlar

Yeni evli çiftlerin kaygı duydukları ve zihinlerini fazlasıyla meşgul eden problem durumları şunlardır:

• Aralarındaki yakınlık ve romantizmde azalma hissetmeye
başlamaları
• Yaşanan çatışmaların yarattığı hayal kırıklığı
• Birlikte yeterince eğlenememeye başlamak
• Eşlerden birinin veya her ikisinin sergilediği bencillik
• Eşe duyulan saygının azalması
• Eşlerin aileleri arasındaki sıkıntılar
• Eşin ailesinin âdet ve ananelerine uyum sağlamada
zorlanmak
• Bütçeyi ayarlamakta zorlanmak
• Çok fazla para harcamak
• Eşlerden birinin veya her ikisinin kendi ailesine
çok fazla bağlı olması
• Cinsel hayatla ilgi problemler
• Alkol ve madde bağımlılığı
• Fiziksel istismar
• Duygusal istismar
• Evlilikten gerçek dışı ve aşırı beklentiler
• Evlenmiş olmaktan dolayı pişmanlık duymaya başlamış
olmak
• Erkeğin ve kadının evliliklerine ve evlilikteki rollerine
karşı sorumsuz tutumları

Eğer bunlardan herhangi biri hissedilmeye başlandıysa bu konu hakkındaki duygular eşle en kısa sürede paylaşılmalı ve beraberce çözüm aranmalıdır. Evlilik tek taraflı bir ilişki biçimi değildir. Evlilikteki her türlü problem eşlerin karşılıklı katılımıyla çözülebilir. Bazen karşılıklı katılıma rağmen problemler çözülemeyebilir. Bu durumda dışarıdan yardım almak gerekebilir. Bu da yine eşlerin birlikte karar vermeleri gereken bir husustur. Örneğin alkol ve madde bağımlılığı veya fiziksel istismar gibi bir uzmanın müdahalesini gerektirecek nitelikte bir problem söz konusu ise eşler en kısa sürede gerekli girişimde bulunmalıdırlar

Sevgi Dolu Bir Beraberlik Oluşturmanın Püf Noktaları

• Dikkat: Karşısındakinin düşüncelerini anlamak, onun
ilgi alanlarına eğilmek ve dünyasına girebilmek.


• Kabul: Karşısındakinin olumlu mesajlarını fark
etmeye ve kabul etmeye hazır olmak, bunları görebilmek.


• Minnettarlık ve övgü: Eşine duyduğu minnettarlığı ve
müteşekkirliği, kelimeler ve davranışlarla yansıtabilmek.


• Destek: Herhangi bir problem veya güçlük karşısında
eşinin yanında olmak, ona destek vermek.


• Cesaretlendirme: Bir amaç doğrultusunda olumlu
yönde destekleyici ve teşvik edici olmak.


• Sevgi ve şefkat: Şefkatli bir iletişim ve fiziksel temas
içeren bir yakınlık içinde olmak.


• Takdir: Takdirini yansıtmak, onaylamak, olumlu
düşünmek ve konuşmak.


• Güvenlik ve huzur: İlişkide istikrarlı bir uyumluluk
sergilemek, karşılıklı zarar görmeyeceğini bilmek.


• Saygı: Karşısındakine değer vermek ve bu değeri ifade
etmek. Evlilikte sevgi kelimesi çoğu zaman saygı
ile birlikte dile getirilir. Çiftlerin birbirlerine nasıl
saygı göstereceklerini öğrenmeleri gerekir. Çiftlerin
birbirlerine gösterdikleri karşılıklı saygı, ilişkiyi çok
daha doyumlu bir hâle getirir.

Eşinize Sevginizi Nasıl Gösteriyorsunuz?

Evlilik ilişkisinde eşe duyulan sevgi ve aşk günlük iletişim içerisinde seçilen kelimelerle, eşe karşı sergilenen hareket ve tavırlarla yansıtılır. Herkesin sevgisini göstermesinin farklı yolları vardır. Bazıları sevgisini doğrudan kelimelere dökmeyi tercih eder, bazıları eşini mutlu edecek bir şeyler yaparak sevgisini göstermeye çalışır, bazıları da hislerini dokunarak veya sarılarak aktarmayı tercih ederler. Her yaşın sevgi göstergesi farklı olabilir. İlişkilerin başlangıç aşamasında çiftlerin birbirlerine sevgi ve aşklarını daha fazla ifade ettikleri, ilişki ilerledikçe sanki buna gerek yokmuş gibi bir tavır içerisine girdikleri görülmektedir.
Ancak çiftlerin yaşlandıkça birbirlerine karşı daha fazla ihtimam gösterdikleri, birbirlerini koruyup kollama eğiliminde oldukları görülmektedir. Oysaki çiftin arasında sevgi dolu bir beraberliğin olması ve bu sevginin kelimeler ve hareketlerle karşı tarafa yansıtılması, çiftin arasındaki sağlıklı ilişkiyi destekler, sevgi ve aşkın sürekliliğini sağlar.